RÖPORTAJ
BENİM YAŞAMIM ÖRNEKTİR
Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi son sınıf öğrencisi Ayşe Damla Erkoç sordu, TAKA Gazetesi yazarı Osman Yazıcı cevapladı:
Başbakan eski Başdanışmanı-Genel Müdür ve Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Görevlisi Osman Yazıcı?yla keyifli bir röportaj yaptık. Osman Yazıcı, Rize?nin Ardeşen ilçesinin Yukarı Durak Köyü?nde fakir bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Ardeşen Orta Okulunu bitiren Yazıcı, lise sona kadar Kaçkar Dağı?nda çobanlık yaptı, sebze?meyve satıcılığının yanı sıra inşaatlarda çırak olarak çalıştı. Hem çalıştı hem okudu. Bu yüzden İşletme Fakültesini geç bitirdi. İlk olarak ofis işleri ile başladığı Tercüman, Türk Sesi, Türk Haberler Ajansı, Bulvar Gazetesi ve son on yılını geçirdiği Karadeniz Gazetesi, Yazıcı?ya okul görevi yaptı. Sekiz yıl Başbakan Müşaviri kadrosuyla, iki Başbakan ve beş Bakana TRT, Anadolu Ajansı, Basın-Yayın ve Özelleştirmeden sorumlu Başdanışman görevlerini yürüttü. Anadolu Ajansı Görüntü Hizmetleri (ARG) ve Tekel- Kristal Tuz Genel Müdürlüklerinde Genel Müdürlük yaptı.
TAKA: Öğrencilik yıllarınız nasıl geçti, nasıl bir öğrenciydiniz?
OSMAN YAZICI: Sorumlu ve çalışkan bir öğrenciydim. Çalışarak geçti. Sadece ders çalışmıyor, diğer işlerde çalışarak, hem kendime harçlık çıkarıyor, hem aileme katkı sağlıyordum. Kırsal kesim ve köy kökenli alt yapısı tam olmayan bir öğrenciydim. İlkokuldan sonra aileden uzak, tek başına hayat mücadelesini veren, ayakta kalmaya çalışan, şehir kökenli öğrencilerle yarışan bir öğrenciydim. 35O hanelik köyden ilkokuldan sonra öğrenimini sürdürebilen üç kişiden biriydim.
TAKA: İşletme bölümü mezunusunuz. Neden yön değiştirdiniz? Niçin gazeteciliğe yöneldiniz?
OSMAN YAZICI: Ortaokuldayken polis olmak istiyordum, çünkü silahları vardı. Liseye gelince Savcı olmayı kafama koymuştum. Önce Teknik Lisesi Makine bölümünde, sonra da İşletme Fakültesi?nde buldum kendimi. Yönü ben değiştirmedim, yönünü kaybetmiş bir genç olarak, rüzgar beni istediği yöne savurdu, uçurdu. Gazeteciliğe tesadüfen lise son sınıfındayken, getir-götür işlerle başladım, sonraları bu mesleği çok sevdim, bir çok görevlerimin yanında bu meslekten hiç kopmadım, dünyaya tekrar gelsem, yinede gazeteci olurdum. Okul durumuma göre iyi bir makine mühendisi olmalıydım.
TAKA: Gazeteciliğe olan merakınız nereden geliyor?
OSMAN YAZICI: Öncesinde macera olsun diye bulaştım, dahası bir tanıdık gazeteci vardı, havası çok, herkes ona ilgi gösteriyordu. Belki de onun büyüsüne kapıldım. Sonrada gazetecilik mikrobu bulaştı galiba o giriş o giriş bir daha geri çıkamadım.
TAKA: Gazetecilik maceranız nasıl başladı, Öyküsü nedir, nasıl başladınız?
OSMAN YAZICI: Tercüman gazetesi Trabzon bölge Müdürü Hasan Kurt?u önceden tanıyordum. Bir gün bana ?Rize Belediye başkanı Ekrem Orhon vefat etti. Rize?ye gidip, evine uğrayıp biraz değişik resimleri temin edebilir misin? dedi. Ekrem Orhon, çok önemli bir başkandı. Denizi kara, karayı para yapan adamdı. Bende ?olur? dedim. Rize?ye gidip çok sayıda resim buldum, getirdim. Ertesi gün Bulvar Gazetesi Türkiye baskısında ve renkli sayfada ?Rize?de bir çınar devrildi? benim imzamla manşetten çıkmıştı. Hem de sekiz sütunda. Yazıyı ben yazmamıştım, ama benim imzamla çıkmıştı. Çok sevindim, günlerce ayaklarım yerden kesilmişti, herkese gazeteyi gösteriyor, bazılarını o ?Osman Yazıcı?nın benim olduğuma inandıramıyordum. Bunları yaparken daha lise öğrencisiydim. Maceram böyle başladı, galiba?.
TAKA: Tüm bunlardan sonra yükselişiniz nasıl oldu? Başladığınız gazetede nasıl yazı işleri müdürü oldunuz?
OSMAN YAZICI: Teknik Lisesi bitene kadar, Tercüman-Bulvar gazetelerinde, daha sonra Türk Haberler Ajansı ve yerel diğer gazetelerde koşuşturdum, derslerimi aksattım Teknik Lisesine kayıt olurken 35 öğrenci arasında başarı anlamda ilk üçteydim, mezun olurken sondan yani 30?larda diye hatırlıyorum. Okul bitince günlük gazete olan Karadeniz Gazetesi?nde muhabir olarak işe başladım. Bu arada Üniversite eğitimine başlamış oldum. Hem okul, hem gazete derken, önce Adliye, Emniyet muhabirliği, sonrada magazin ve siyaset muhabirliği derken, İstihbarat şefi oldum. 1985-86 yıllarıydı yanlış hatırlamıyorsam Yazı İşleri Müdür vekili ve müdür oldum ve 1992 yılına kadar, yani kovulana kadar devam etti. 12 yıl görev yaptığım Karadeniz Gazetesi bana okul görevini gördü. O günün şartlarında çok önemli, popüler, hatta devlet tarafından korunan, yakın koruma verilen gazeteciydim. Dahası Hülya Avşar?la mahkemelik olan şöhretli bir gazeteciydim.
TAKA: Gazetecilik hayatınızda birçok ödül aldınız, başarılı bir gazetecilik hayatınız vardı. Bu konuma gelmek için neler yaptınız?
OSMAN YAZICI: Başbakanlık Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü başta olmak üzere, Çağdaş Gazeteciler Derneği ve çeşitli Gazeteciler Cemiyeti tarafından 20?ye yakın ödül aldım. İlk ödülümü 1984 yılında haber dalında birinci olmuştum. Ödülümü dönemin devlet bakanı Mehmet Yazar tarafından almıştım. Bu konuma gelmek için, çok çalıştım, yerinde ve zamanında hamle yaptım?
TAKA: 1988 yılında da röportaj birinciliği ödülü aldınız. O röportajı kiminle yapmıştınız? Röportajda sorulmaması gereken sorular, dikkat edilmesi gereken hususlar nelerdir?
OSMAN YAZICI: Bu röportajımı da tam hatırlamıyorum, herhalde Cumhurbaşkanı Özal?ın davulcuya kaçan kızı Zeynep?le yaptığım röportajdı. Yine herkesi atlatmıştım.
TAKA: Sekiz yıl başbakan müşavirliği yaptınız. Basın müşaviri oluşunuzun öyküsü nedir?
OSMAN YAZICI: On beş yıl aktif gazetecilik ve yöneticilik yaptıktan sonra, dönemin başbakanı Mesut Yılmaz tarafından 1995 yılında Başbakan Başdanışmanı olarak atandım. Bu görevim 2002 yılına kadar sürdü. Bu süre içinde üç başbakan ve yedi bakana basın danışmanlığı görevini yaptım. Bunun öyküsü de uzun, başı başına röportajlık konu.
TAKA: Özel sektörde çalışmanın dezavantajı var mıdır, varsa karşılaşacağımız zorluklar nelerdir? Siz muhabirlik yaparken bir takım sorunlar yaşadınız mı?
OSMAN YAZICI: Hayat her şey güzelden ibaret değildir. Zorlukları da vardır. Özel sektörde elbette ki bazı zorluklar vardır. Özel sektörde işten çıkarılmalar daha kolay ve fazla. Bende çok zorluklar ve haksızlıklarla karşılaştım, ama sabrettim, hedefe ulaştım.
TAKA: Basın ve bürokrasinin dışında siyasetle de özel olarak ilgilendiğinizi görüyoruz. Günümüzde öğretim üyeleri, futbolcu, sanatçı ve ünlülerin siyasete atılmaları konusunda ne düşünüyorsunuz?
OSMAN YAZICI: 30 yıldan beri Başbakan, Bakan ve Parti Genel başkanlarıyla yakın çalışıyorum. Zaten siyasetin içindesiniz. İyi bir gazeteci, iyi bir siyasetçidir aslında.İsteyen herkesin siyasete ilgi duymasını normal karşılıyorum.Türkiye?ye hizmet etmenin yolu siyasetten geçiyor,buna inanıyorum.Çok zor şartlar altında ,devletin önemli birimlerinde görevler yaptım.Bu devlet bana çok şey verdi,bilgi,tecrübe edindim. Siyaset, hizmet için yapılırsa güzeldir. Ben de bu yüzden bilgi ve tecrübelerimi borçlu olduğum ülkeme, insanlarıma hizmet etme yarışına girdim.
TAKA: Bir gazeteci olarak boş zamanlarınızı nasıl değerlendiriyorsunuz?
OSMAN YAZICI: Yaşa göre değişiyor.25 yaşında farklı şeyler yapar zevk alırdım, şimdi farklı şeylerden. Boş vaktimde beş yaşındaki oğlum Ata ile oynar, parka götürür, kavga ederiz. Özel bahçemdeki ağaçlarla uğraşır, dahası doğa ile olmak beni mutlu eder. Özel dostlarımla buluşur stres atarım. Gazetecilerin her zaman yapacak işleri vardır, fazla boş kalmazlar. Bir az da gizli kalsın.
TAKA: Gazetecilik hayatınızda sizi pişman eden, keşke olmasaydı dediğiniz bir anınız oldu mu? Bir muhabirin asla yapmaması gereken şeyler nelerdir?
OSMAN YAZICI: Benim keşke yapmasaydım dediğim çok şeyler, hatalar olmuştur. Onlar artık geride kalmıştır. Geriye değil, ileriye bakmak lazım. Geçmişten ders alıp, geleceğe yön vermek gerekiyor. Bir anım değil, bin anım vardır, buda kitap olur. Bir muhabirin yapmaması gereken şeylere gelince, muhabir haberin şehvetine kapılmamalı, bir konudan ötekine atlamamalıdır. Muhabir, haberde kesin ifadeler kullanmamalı, kontrolünü kaybetmemeli ve işinin haber yapmak olduğunu unutmamalıdır.?
TAKA: Gerçekleştiremediğiniz ya da gerçekleştirmek istediğiniz bir projeniz var mı?
OSMAN YAZICI: Gerçekleştiremediğim çok şey var. Geriye dönüp baktığımda bunları da yapmalıydım dediklerim de çok. Keşkelerin hiçbir faydası yoktur. Gerçekleştirmek istediğim projelerim çok. Düzenli ve planlı olarak gidiyor.70 yaşına kadar programım dolu. Yetmişten sonra tatile çıkmayı ve dinlenmeyi düşüyorum. Ne dersiniz? Bu konudaki düşüncem bir kitap olur.
TAKA: Günümüzde gazeteciliğin zor bir meslek olduğunu, birçok iletişimcinin işsiz kaldığını biliyoruz. Siz her şeyi görmüş, yaşamış biri olarak gazetecilik öğrencilerine ne önerirsiniz? Bu konuda neler yapmalıyız?
OSMAN YAZICI: Bu konudaki düşüncelerimi, örnekleriyle ve de acımasız olarak her dersimde anlatıyorum. Bir gazetecilik öğrencisi öncelikle gündemi takip etmeli, çevresindeki gelişmelerden haberdar, bilgileriyle beyne, kişisel başarılarıyla insanların duygularına hitap etmelidir. Özetle çok çalışıp, kendini her anlamda geliştirmeli, donanımlı olmalıdır.?
TAKA: Beğendiğiniz, başarılı bulduğunuz gazeteci, yazarlar kimler?
OSMAN YAZICI: Emin Çölaşan, Yılmaz Özdil, Bekir Coşkun gibi, rahmetli Uğur Mumcu, Çetin Emeç gibi çok sayıda meslek büyüklerim vardır. Tümünün ismini vermeyi doğru bulmuyorum. Hoca olarak bir az tarafsız kalmalıyım diye düşünüyorum.
TAKA: Sizde sizi aynı yaşlarda ve aynı konumdaki gazetecilerden farklı kılan ne var?
OSMAN YAZICI: Üslup, tarz, dünyaya bakış, donanım, duyarlılık, bilgi, görme ve yansıtma.
Haber Kaynağı : Taka Gazetesi
Henüz yorum yapılmamış.