Makale
Çernobil, kanser ve yöremiz
Çernobil kazasının ardından 26 yıl geçti. Hala her yıl dönümünde konu gündeme taşınıyor. Bölgemizde her kanser vakıasının Çernobil ile baÄŸlantısı tartışılıyor. Ä°ster istemez bu bölgede yaÅŸayan vatandaÅŸlarımız da tedirgin oluyor. Olmaya da devam edecek gibi...
O dönemlerde ben yirmi dört yaşındaydım. Pazar’da bulunan Çay Fabrikalarındaki çayların gömüldüÄŸü, yakıldığı konuÅŸuluyor ve tartışılıyordu. Bizler zaman içinde birçok tepkisel çıkışlar yaptıysak da bunun sonuçları açısından hiçbir ilerleme kaydedemedik. Etmek de mümkün deÄŸildi. O dönemlerde birçok yazar, yazılar kaleme aldı. Bu yazılar daha çok yöre halkının sinirlerinin yumuÅŸatılması yönünde oldu.
Kaza ile bölge insanının üzerinde açılan olumsuz yaraların tedbir ve tedavisine yönelik hiçbir çalışma yapılmadı.
Åžimdi Åžöyle bir hatırlayalım neler olmuÅŸtu: O talihsiz tarih olan 26 Nisan 1986'da eski Sovyetler BirliÄŸi’ne baÄŸlı Ukrayna'da bulunan Çernobil nükleer güç santralında meydana gelen kazada, reaktör kalbinin tümü, binanın büyük bir bölümü hasar görmüÅŸtü. Bunun sonucu olarak büyük miktarda radyoaktif materyal çevreye yayılmıştı. Bu durumdan en çok etkilenen ülkeler arasında bizim ülkemiz de var. Bölgeler arasında ise en fazla etki gören Karadeniz Bölgesi’dir. Nedeni ise Karadeniz Bölgesi’nde gözlenen kanser patlamasının Çernobil kazasına baÄŸlanması ve Karadeniz Bölgesi’nde arttığı iddia edilen kanser vakalarıdır.
Sadece bu deÄŸildir elbette o yüzden nedenini radyasyon yağışının dışında kalan baÅŸka faktörlerde aramamız gerekir. Karadeniz bölgesinden de en çok etkilenen güzergâh Pazar’dan Hopa’ya kadar olan alandır. Bu bölgede çok çok yüksek oranlar tespit edilmiÅŸtir. Bütün Karadeniz bundan nasibini almış, ama bazı bölgelerde kirlilik çok üst seviyede tespit edilmiÅŸtir. Dolayısıyla bu bölgelerdeki insanlar sadece içtiÄŸi çaydan deÄŸil lahanadan, sütten, hamurundan suyundan sebzesinden meyvesine hatta yürürken çamurundan bile etkilenmiÅŸtir.
O dönemdeki hükümet sözcüsü “Yakılmayan 1 gram çay yoktur” dedi, fakat çaylar aradan 3 sene geçtikten sonra, yani 1989’da yakıldı. Dolayısıyla kafalarda ister istemez bazı soru iÅŸaretleri oluÅŸmuÅŸtu. Hatta Çernobil faciasının ardından, hiçbir koruma önlemi alınmadan gömdürülen çayları, iÅŸçiler çuval çuval evlerine, kahvelere taşımış, eÅŸe dosta dağıtmışlar. “Yapmayın, öleceksiniz” diyenlere de gülüp geçmiÅŸler. Bu da yetmemiÅŸ ardından 1980’li yıllarda o dönemde Sanayi Bakanlığı yapan merhum Cahit Aral radyasyonun Karadeniz topraklarını etkilemediÄŸini öne sürerek "Bu Karadeniz'de deÄŸil bir, 17 tane Çernobil'i eritseniz, ancak radyasyon burada etkili olabilir denilebilir. Ä°nsan vücudu radyasyonsuz yaÅŸayamaz. Bunun azı faydalı, çoÄŸu zararlıdır. Bir de çaydaki radyasyonun suya geçmemesi Allah'ın bir vergisi. Çok düÅŸük oranda geçiyor" demiÅŸti. (Ahmet yüksel özemre) Konu ile ilgili bölgemizde birçok araÅŸtırma yapılmıştır. ÖrneÄŸin Hopa’daki araÅŸtırmada;
Türkiye’de Çernobil ve etkilerine dair son zamanlardaki en kapsamlı araÅŸtırmayı, Türk Tabipleri BirliÄŸi (TTB) 2007’de yaptı. Buna göre;
* Hopa’da 1939 evde 7 bin 831 kiÅŸi ile görüÅŸüldü.
* Son 3 yılda (2004-2007) meydana gelen ölümlerin yüzde 47,9’unun nedeni kanser olarak belirlendi.
* UludaÄŸ Üniversitesi’nden Doç. Dr. Kayıhan Pala, Hopa’da yıllık kanser görülme sıklığının erkeklerde yüzbinde 149,5 kadınlarda yüzbinde 117,5 olarak ortaya çıktığını ifade etti. Bu oranın, dünyaya göre çok yüksek olduÄŸu vurgulandı.
* Çernobil kazasının en önemli etkisi, tiroit kanserinin görülmesindeki artış olmuÅŸtur. Ayrıca radyoaktif kirliliÄŸin olduÄŸu riskli bölgede yaÅŸayan kadınlarda da, meme kanserinin görülme sıklığı artıyor.
* AraÅŸtırmanın en önemli sonuçlarından biri, ‘Geçerli ve güvenilir bir kayıt-bildirim sisteminin Kurulmadığı’nın tespitiydi.(MehveÅŸ EVÄ°N-Milliyet 21.AÄžUSTOS 2012) Son olarak ÅŸunu söylemek istiyorum. Bölgemizde meydana gelen ölümlerin birçoÄŸu Kanser teÅŸhisi ile olduÄŸu görülüyor. Ölüm elbette Rabbimizin sebeplere dayandırarak tayin ettiÄŸi bir eceldir. Lakin beÅŸer kendi hatalarının sonucu birçok ecelsiz kiÅŸilerin de ölümüne sebebiyet verdiÄŸini unutmamamız gerekiyor. Allah’ın kâinata koyduÄŸu Hukukullah kanunlarına riayet etmeyenlerin sonuçta eceli de erkene aldığını birçok din âliminden duyuyoruz. Elbette kaderde yazan bir gün öyle veya böyle tecelli edecektir. Bizler Allah’ın “uy” diyerek yapma dediklerini yaparsak, sonuçta musibeti de öne çekmiÅŸ oluruz. Genç yaÅŸta kanser vakası ile ahrete yolcu ettiÄŸimiz bir genç yakınımızın cenazesinde konuÅŸulan Çernobil olayı böyle bir yazıyı yazmama sebebiyet verdi. Bu vesile ile ölene rahmet dilerken, hastane kapılarında, evlerinde ve bilumum bilemediÄŸimiz herhangi bir mekânda bu acımasız hastalığa yakalanıp tedavi görmekte olan kardeÅŸlerime de Åžafi isminin yeryüzündeki tabiplerden ÅŸifalar vermesini diliyorum.
Henüz yorum yapılmamış.