KÜLTÜR&SANAT
Hatay'ın Anavatana Katılışının 85'inci Yıl Dönümü
Misak-ı Milli sınırları içinde yer alan Hatay, Atatürk'ün ısrarlı çabası ile 85 yıl önce anavatana katıldı. Hatay'ın vatan topraklarına katılma serüveni nasıl gerçekleşti?

Mustafa Kemal’in kafasında Hatay’ın vatan topraklarına katılması konusu her zaman birinci önceliğini koruyordu. Atatürk’ün “Kırk asırlık Türk yurdu düşman elinde kalamaz” söylemi Hatay konusundaki düşüncesini belirtiyordu.
Atatürk, 1 Kasım 1936’da TBMM açış konuşmasında “...milletimizi gece gündüz meşgul eden başlıca büyük mesele, gerçek sahibi öz Türk olan İskenderun, Antakya çevresinin geleceğidir. Bunun üzerinde ciddiyet ve kesinlikle duruyoruz” demişti.
Mustafa Kemal’in kafasında Hatay’ın vatan topraklarına katılması konusu her zaman birinci önceliğini koruyordu. Atatürk’ün “Kırk asırlık Türk yurdu düşman elinde kalamaz” söylemi Hatay konusundaki düşüncesini belirtiyordu.
Atatürk, 1 Kasım 1936’da TBMM açış konuşmasında “...milletimizi gece gündüz meşgul eden başlıca büyük mesele, gerçek sahibi öz Türk olan İskenderun, Antakya çevresinin geleceğidir. Bunun üzerinde ciddiyet ve kesinlikle duruyoruz” demişti.
Türkiye ile Fransa arasında imzalanan 1921 Ankara Antlaşması'nda Suriye sınırları içinde kalan Osmanlı idari birimine göre İskenderun Sancağı, özel bir idare şekline sahip olmuştu. Buna göre Sancak halkına kendi ulusal kültürünün korunması için her türlü kolaylık sağlanacak ve bölgede Türk parası geçerli olacaktı.
Fransa’nın 1935 yılında Suriye ve Lübnan üzerindeki mandasını sona erdirmesiyle birlikte bölgede dengeler değişmeye başladı. Fransa, 9 Kasım 1936’da bu bölgedeki tüm haklarını Suriye’ye devretti. Hatay ve çevresini “Kuzey Suriye Hükümeti” adı altında Milletler Cemiyeti’ne tescil ettirdi. Ancak, bu gelişme Türkiye’yi tatmin etmedi.
Türkiye, Ankara Anlaşması’nın ihlal edildiğini belirterek, 9 Ekim 1936'da Fransa'ya verdiği bir nota ile Sancak'a da bağımsızlık verilmesini istedi. Sancak’ta yaşanan bu sıcak gelişmeler sonrası, Türkiye ve Fransa sorunun çözümü için Milletler Cemiyeti’ ne başvurdu.
İngiltere'nin de arabuluculuğuyla 27 Ocak 1937'de Cenevre’de toplanan Milletler Cemiyeti, Hatay’ın bağımsızlığını kabul etti ve bir seçimle nüfus çoğunluğunun tespit edilmesine (plebisit) karar verdi.
Yani İskenderun Sancağı, iç işlerinde bağımsız, dışişlerinde Suriye'ye bağlı bir hale geldi. Ayrıca kendine özgü bir Anayasa ile idare edilmesi de onaylandı ve bu konuda Milletler Cemiyeti gözetimi de sağlandı. Hatay ismi de bu esnada ortaya çıktı ve Sancak artık bu isimle anılmaya başlandı.
29 Mayıs 1937'de Türkiye ve Fransa arasında da Hatay'ın toprak bütünlüğünü garanti altına alan antlaşma imzalandı.
Ancak Hatay'ın geleceği açısından beliren iyimser hava, bazı sorunlar nedeniyle uzun sürmedi. Bölgedeki Fransız temsilcinin uygulamaları ve Hatay'ın bağımsızlığını köstekleyici faaliyetleri, halk ile yönetimi yeniden karşı karşıya getirdi ve Hatay sorunu çözümsüzlüğe girdi. Fransa'nın Milletler Cemiyeti tarafından alınan kararı uygulama konusundaki isteksizliği, Türkiye'nin önemli bir adım atmasına neden oldu.
Türk askeri, Hatay sınırına toplandı. Avrupa'da yaşanan siyasal krizlerinden dolayı, Türkiye ile bir sıcak çatışmayı göze alamayan Fransa, olaya daha yumuşak bir yaklaşım sergiledi. Atatürk'ün bu süreçteki rolü çok büyüktü. Hatay sorununu çözmeye kararlı olan Atatürk, hastalığına rağmen Mersin ve Adana'ya giderek Türk askerinin geçit törenlerini yerinde izledi. Bu hareketin amacı, Suriye ve Fransa'ya mesaj vermekti.
Atatürk'ün bu stratejisi kısa süre içinde etkili oldu. Fransa, Hatay’a kendi valisini atamak yerine bir Türk vali atayarak iyi niyetini gösterdi. Daha sonra Türkiye ve Fransa yeniden müzakere masasına oturdu. Yapılan anlaşma ile Hatay’ın toprak bütünlüğü ve siyasi statüsünün ortak bir şekilde korunmasına karar verildi. Böylece, 5 Temmuz 1938’de Türk askeri Hatay’a girdi ve bu olay tarihi bir dönüm noktası olarak kabul edildi.
Bu ortam içinde, 24 Ağustos 1938’de yapılan seçimler ile Meclis açıldı. İlk toplantıda Hatay Cumhuriyeti adı kabul edildi. Tayfur Sökmen Cumhurbaşkanı, Abdurrahman Melek ise Başbakan oldu. Meclis, Antakya’yı başkent yaptı. Antakya, İskenderun ve Kırıkhan’dan oluşan Hatay’a, Reyhanlı ve Yayladağı da eklendi. İstiklal Marşı, milli marş olarak kabul edildi. Hatay’ın bayrağı ise, Atatürk’ün şeklini belirlediği Türk bayrağına benzeyen ama yıldızının içi kırmızı bir bayraktı.
Atatürk'ün 10 Kasım 1938'de vefat etmesinin ardından Hatay ile olan sıcak ilişkiler İnönü döneminde de sürdü.
Ancak Hatay yöneticileri, Türkiye'den her türlü konuda destek almakla birlikte, daha da ileri giderek Türkiye'ye katılmak istediklerini dile getirdiler. Türkiye ile birlikte Fransa'nın da garantisi altında olan Hatay'ın Türk topraklarına katılması için öncelikle Fransa'nın onayı gerekli idi.
Fransa önceleri buna karşı çıkmışsa da 1939'un Mart ayından itibaren Avrupa'nın hızla savaşa doğru sürüklenmesi ve aynı günlerde Türk-İngiliz ittifakının kurulmak üzere olması nedeniyle, Fransa askerlerini Hatay’dan çekme kararı aldı. Hemen ardından Hatay Millet Meclisi, tarihi kararını vermek üzere toplandı. 29 Haziran 1939’da oybirliğiyle Hatay’ın, Türkiye’ye katılması kararlaştırıldı.
Hatay Meclisi'nin aldığı karar uyarınca 7 Temmuz 1939'da Hatay Türkiye'ye katıldı
23 Temmuz 1939'da Pazar günü saat 11.40'ta yapılan Ana vatana katılış töreninde, Antakya'da kışladan Fransız bayrağı indirilerek Türk Bayrağı çekildi.
Günümüze kadar iki ülke arasında inişli çıkışlı dönemler yaşansa da 2000 yılının başlarında iki ülke için de yumuşayan dış politika Hatay için de olumlu bir süreç izledi. Ankara ve Şam hükûmeti arasında imzalanan serbest ticaret anlaşmasıyla her iki ülke de kendi sınırlarını tanıdı.
Ancak 2011 yılında başlayan Suriye İç Savaşı ve devamında başlayan göç dalgası, Hatay'daki demografik yapının değişimi konusunu gündeme getirdi ve Hatay sorununun bir parçası olabileceğine dair şüphelere neden oldu.
Henüz yorum yapılmamış.