Sosyal Medya

EKONOMÄ°

Yatırım Mı Katliam Mı?

Enerji açığı her geçen gün büyüyor, Karadeniz akarsuları değerleniyor, HES?ler çoğalıyor halk ve çevreciler yargı ile birlikte ?yeter? diyor.



BaÅŸlarken

Doğu Karadeniz Bölgesi?nde başlayan Hidroelektrik Santral Projelerine karşı tepki ve protestolar artarak devam ediyor. Bir yandan tepkiler sürerken bir yandan da inşaatlar sürüyor. Özellikle son dönemde bu mücadeleye yönelik baskı kurma çalışmaları da sürüyor.

Enerjide dışa bağımlılıktan kurtulma, suların boşa aktığı şeklindeki söylemler kimilerince kabul görürken kimi de bu söylemlerin halkı kandırmak için üretildiğini iddia ediyor.

Şu bir gerçek ki HES?ler çevreyi olumsuz etkiliyor, dereleri kurutuyor. Bunun aksini iddia etmek mümkün değil. Tartışılması gereken bu olumsuz çevresel faktörlerin en aza nasıl indirileceği ve fayda-maliyet açısından bakıldığında elde edilen enerji karşılığında ödenen yaşamsal bedelin doğru olup olmadığı. Yani kaş yaparken göz çıkartıyor muyuz çıkartmıyor muyuz?

Enerji Ve Çevrenin Güç Savaşı


Türkiye Enerji Çıkmazında Mı?

Enerji, özellikle de elektrik enerjisi insan yaşamında tartışmasız bir önceliğe sahip. Teknoloji ve artan enerji açığı, bütün ülkelerde olduğu gibi Türkiye?de de yeni enerji kaynaklarının düşünülmesine zorluyor. Özellikle teknolojik gelişmeye bağlı olarak ortaya çıkan çağdaş gereksinimlerden dolayı, enerji üretimi ile ilgili bilimsel araştırmalar, alternatif ve daha kullanışlı enerji kaynaklarına yöneldi. Ne var ki, bu güne kadar kullandığımız bir çok enerji dönüştürme yönteminin çevreye ve insanlara verdiği zarar, artık ciddi boyutlara ulaştı.

Bugün dünyada, çevresel zararı neredeyse hiç olmayan rüzgar ve güneş enerjilerine yönelme var.

2004 yılında yapılan mevzuat değişikliği ile Devlet Su İşleri kontrolünde olan bütün HES`ler Elektrik İdaresine devredildi. Günümüzde elektrik satış fiyatlarını hala devlet belirliyor. 5-5,5 Avro sent civarında satış fiyatı belirlenmiş elektrik Avrupa`nın en ucuzları arasında?

Ancak sanayi şirketlerinin ödediği elektrik fiyatı kilovat başına 9 avro sent civarında; bu fiyat da Japonya`dan sonra en pahalı elektrik fiyatı.

Türkiye?nin kişi başı enerji tüketimi Avrupa Birliği ülkelerine göre çok düşük seviyelerde.

Ancak enerjide dışa bağımlılığımız hızla artarken, yerli kaynaklarla enerji talebini karşılama durumu ise her geçen gün azalıyor. 2007 yılında yüzde 25,5 olan yerli üretimin payı hala aynı rakamlarda seyrediyor.

Son 5 yılda Türkiye?nin elektrik enerjisi tüketimi yüzde 43 oranında arttı. Bu artış dünya ülkeleri arasında en yüksek artışlardan biri?
Ülke içerisinde üretilen enerjinin yüzde 54?ü linyit ve daha az miktarda taş kömüründen elde ediliyor.

Türkiye?nin yerli kaynaklarla enerji talebini karşılama durumu her geçen gün azalıyor.

Türkiye?nin 2008 yılında enerji girdileri ithalatına ödediği rakam, tüm ithalat tutarının yüzde 24?ü yani 48,2 milyar dolar.

15 Maddede HES Sorunları


1. Planlanan bütün HES projeleri için en kritik konu; suyun ne kadarının kullanılacağı, sucul yaşamın ve diğer ekosistemlerin devamını sağlayacak ekolojik su ihtiyacının (cansuyu) miktarı ve bunun bırakılması.

2. Fauna ve flora zarar görecek. HES tesisi inşaatı nedeni ile yaban hayatın ortamdan uzaklaşmasına veya türlerin azalmasına neden olacak.

3. Özellikle orman alanlarındaki orman tahribatı aynı zamanda toprakların erozyona uğrayıp taşınmasına sebep olacak.

4. Yapılmakta olan tüm HES projelerinin arazi yüzeyindeki tahribi büyük olacak.

5. Enerji iletim hatları projelerden ayrı olarak, projeler bittikten sonra gündeme gelecek. İletim hatlarının nereden geçeceği, geçtiği alanda yaratacağı orman tahribatı projelerde yok. Yüksek gerilim hatlarının, dar vadilerde yerleşim alanlarının üzerinden geçmesinin insan yaşamına etkileri olacak.

6. Yapılan yollar ile yabani hayvanların çiftleşme, beslenme ve göç yolları tahrip edilecek.

7. İşletme sırasında doğacak sorunların denetiminde görevlendirilen birimler net olarak ifade edilmediği için yapılan faaliyetlerin denetimi mümkün olmayacak.

8. Debi değerleri ve derelerden alınacak olan su miktarı net olarak belirlenmediğinden bırakılacak can suyunun yeterliliğin takip edilmesi mümkün değil.

9. Yerel halkın kendi ihtiyaçları için yaptığı tarımsal faaliyetler hesaba katılmıyor.

10. Alabalık üretim çiftlikleri kısmen ya da tamamen zarar görecek.

11. Bölgede kadastro çalışmaları henüz bitmedi, mülkiyet değerlendirilmesi yapılamadı. Gerek vatandaşlar ve gerekse devlet mağdur olacak.

12. Planlanmış olan proje kullanım alanlarında kültürel dokularda muhtemel zararlar söz konusu.

13. 5346 Sayılı kanun 2012 yılına kadar bitirilecek olan tesislere büyük teşvikler vermekte olduğundan yatırımcı kuruluşlar büyük sıkıntılar yaşıyor. İnşaat aşamaları aceleye getiriliyor.

14. İnşaat esnasında çıkan hafriyatın depolanacağı alan bulunamıyor, hafriyat yamaçtan atılıyor.

15. Gerek cansuyunda gerekse elektrik üretiminde kullanılan su kalitesinde olabilecek değişiklere yeterince değinilmiyor.

Hidroelektrik Santrali Nedir? Çeşitleri Nelerdir?

Hidroelektrik santrallar suyun enerjisinden faydalanarak elektrik üreten yapılardır. Hidroelektrik santral, suyun potansiyel enerjisinin mekanik enerjiye ve mekanik enerjinin de elektrik enerjisine dönüştürüldüğü yerdir.
Hidroelektrik santralarda özellikle bakımından aşağıdaki tipleştirmeler yapılabilir:

a-
Düşülerine Göre:

Orta düşülü santrallar: Düşü 15-50 metre arasında

Yüksek düşülü santrallar: Düşü 50 metreden büyük

b- Ürettikleri Enerjinin Karakter ve Değerine Göre:

Baz santrallar: Devamlı olarak enerji üreten santrallar

Pik santrallar: Enerjinin en çok ihtiyaç duyulduğu sürede çalışan santrallardır.
Alçak düşülü santrallar: Düşü 15 metreden az

c- Kapasitelerine Göre:

Küçük kapasiteli :99 kW`a kadar
Düşük kapasiteli :100-999 kW arası
Orta kapasiteli :1000-9999 kW arası
Yüksek kapasiteli :10 000 kW ve daha fazla

d- Yapılarına Göre:

Yeraltı santralı
Yarı gömülü ve batık santral
Yerüstü santralı

Nerede kaç tane HES var?

DSİ, Enerji Bakanlığı ve EPDK verilerine göre şu anda yurt genelindeki dere ve vadiler üzerinde, 2009 yılı sonu itibarıyla kamu ve özel sektöre ait 187 adet HES işletme halinde bulunuyordu.

Bu sayı son yapılan açılışlar ve deneme üretimine geçenlerle birlikte 192?ye ulaştı.
Mayıs 2010 verilerine göre ise inşa çalışması devam eden 145, proje aşamasında ise 1.576 HES bulunuyor.

Planlanmakta olan 325 HES projesi ile birlikte bu sayı 2.046?ya ulaşıyor.
Bakanlıkların verilerine göre ülke genelinde yapılması planlanan HES sayısı ise 2.300?lerdedir.

Doğu Karadeniz Bölgesi?nde, işletmede bulunan, inşa ve proje aşamasında olan ve de yapılması planlanan HES sayısı 700?ü buluyor.

Bunlardan 169?u Trabzon?da, 123?ü Rize?de, 176?sı Artvin?de, 82?si Giresun?da, 63?ü Ordu?da.

Diğer HES projeleri ise Erzurum?un Doğu Karadeniz?e yakın İspir ve Tortum gibi ilçeleri ile Gümüşhane, Bayburt, Samsun, Amasya, Tokat, Sinop ve Çorum?da bulunuyor.
İnşa halindeki 145 HES?ten 41?i Trabzon?da, 25?i Artvin?de 23?ü Rize?de, 12?si ise Giresun?da.

Ayrıca Doğu Karadeniz Bölgesinde 2 bin de mikro HES kurulması için Doğu Karadeniz Küçük HES Kalkınma Projesi adıyla yeni bir proje başlatıldı

Su Akar Türk Bakar Mı?


HES projelerinin temelini, ?enerjide dışa bağımlılıktan kurtulmak?, ?boşa akan suları değerlendirmek?, ?enerji üretiminde yeni ve yenilenebilir öz kaynaklara yönelmek? söylemleri ile Bakanlar Kurulu Kararıyla HES?lere ?kamu yararı? özelliğinin sağlanması oluşturuyor.
Dünya genelinde yapılan çalışma ve tanımlamalara bakıldığında ?hidrolik? yani ?su gücü? yenilenebilir ve temiz enerji kaynağı olarak ele alınıyor ve HES?lere de bu kaynağı değerlendiren yatırımlar olarak bakılıyor ancak ülkemizdekiler tartışılıyor.

HES?ler Ne Kazandıracak?


Doğu Karadeniz Bölgesi?nde yapımı planlanan 700?e yakın HES projesi ülkemizdeki üretimin sadece yüzde 2-3?ünü oluşturabilir. Ülke genelindeki 4 bin 500?lere ulaşan bütün HES projeleri ise genel üretimin yüzde 25?ini karşılayacak. Bütün projelerin bitirilerek tam kapasite ile çalıştırılmasının planlandığı tarih 2023.

HES?lerin Yapım Süreci Nasıl Başladı?


Doğu Karadeniz?deki HES süreci, 1996?da Rize?nin Çamlıhemşin ilçesi Fırtına Vadisi Üzerinde BM Holding tarafından yapımı planlanan Dilek-Güroluk Regülatörleri ve HES projesi ile başladı.

Bu süreç bugünkü HES direnişinin de temelini oluşturdu. O günlerden bu güne bir yandan hukuki diğer yandan demokratik ve politik mücadele biçimleri gelişti.

DoÄŸanın korunması için açılan davalardaki kimi argümanlar bir süre politik argümanlar olarak da kullanıldı.  HES?lere karşı açılan ilk davlarda genellikle,  derelere bırakılan ?can suyu? yetersizliÄŸi ve ?havza ölçeÄŸinde planlama yapılmaması?na vurgu yapılmıştı. Özellikle dereler üzerinde onlarca HES kurulmasının önü, mahkemeler tarafından, bölgede havza ölçeÄŸinde planlama yapılmaması gerekçesi ile tıkanmaya baÅŸlandı.

Kimi davalarda ise, şirketin derenin yaşaması için gerekli can suyunu, dereye bırakmadığı için davalar kazanıldı.

Ancak, Rize?nin İkizdere Vadisinde bulunan Cevizlik HES projesi için ise, ?can suyu? konusunda yapımcı firmanın ?gerekli miktarda suyu dereye bırakacağını taahhüt etmesi? nedeniyle açılan dava düşmüş, Danıştay?a itiraz edilmişti.

Bu durumda derelerin korunması için hukuk alanından geliştirilen gerekçeler, derelere suni teneffüs yapsa da nihai çözümü sağlamada yetersiz kalmaya başladı. Çünkü derelere bırakılan ?can suyu? miktarının ne olması gerektiği sadece hukukun vereceği bir karar değil, bir politik seçimdi.

2000?li yılların başında başlayan süreçle HES projeleri bölgeye ve ülke geneline yayılarak adeta vadileri ve dereleri kuşattı. 2000?den sonraki süreç bambaşka bir hal aldı.

Doğu Karadeniz Dereleri ve içinde bulunduğu alan korunmadığı taktirde ne olabilir?

Bölgenin en önemli özelliği olan suyun miktarı ve akış hızı santrallerin yapılması ile kesilip, dere yatakları susuz kalabilir veya ekosistemin ihtiyacını karşılayamayacak kadar azalabilir.

Suyun yetersizliği ekosistemde diğer canlı türlerini de etkileyecek şekilde zincirleme zararlar oluşturabilir.

Yol yapımı ve inşaat faaliyetleri erozyonu ve heyelanları tetikleyebilir, çok sayıda ağacın kesilmesi gerekebilir.

Elektrik iletim hattı direkleri çevreye zarar verebilir.

Canlı ve cansız tüm varlıkları ile doğal bir peyzaja sahip bölgenin yapısı bozulabilir, bölgenin hızla gelişen eko-turizm potansiyelini olumsuz yönde etkileyebilir.

Projeler vadi de sosyal yaşam ve kültürel yapıyı etkileyebilir.

Sürecek

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.