Sosyal Medya

GÃœNCEL

Dernekler kahvehane midir?

Ülkemizde göç olgusunun doğal bir sonucu olarak, göç alan yerleşim merkezlerinde sayısız hemşehri derneği kurulmuştur.



Ülkemizde göç olgusunun doğal bir sonucu olarak, göç alan yerleşim merkezlerinde sayısız hemşehri derneği kurulmuştur. Ancak bunların sayıca pek azı gerçek fonksiyonlarını yerine getirmekte, çoğu iyi niyetle kurulmuş olmasına rağmen başta sivil toplum bilincinin eksikliğinden dolayı zaman içinde fonksiyonsuz kalmakta ve yine bir çoğu bildiğimiz kahve görüntüsünü alarak sadece oyun oynanan mekanlar olarak hayatını sürdürmektedir.



Şu ?kahve? kavramı üzerinde biraz durmamız gerekiyor. Şahsen kahveye gidip oyun oynayan biri değilim, yıllar önce o işleri bıraktım. Ancak ?kahve kültürü? diye aşağılanan, bu gerekçeyle derneklerin hafife alınmasına sebep olan kültüre biraz haksızlık ediliyor diye düşünüyoruz.

Birincisi, sonradan ortaya çıkmış nevzuhur bir sosyal sapmadan değil, yüzlerce yıllık bir gelenekten bahsediyoruz. Dünya?nın her yerinde insanlar günde 18-20 saat çalışıyorlar da biz mi kahvelerde sabahtan akşama, günbatımından şafağa vakit öldürüyoruz? (Öyle yapanlar elbette var ama onlar konumuz değil. Zaten o bir tür rahatsızlık sınıfına girer ve bunda kahvelerin suçu yoktur.) Evet, diğer ülkelerde de insanlar kültürlerine göre akşamları iş çıkışında barlara, publara, diskolara vs. gidip eğleniyor, günün yorgunluğunu atıyorlar.

İkincisi, ifade ettiğimiz gibi kahve alışkanlığı köklü bir gelenektir ve toplum yapımızın ürettiği bir realitedir. Dahası, toplum yapımız bu realiteyi üretmeye devam etmektedir ki, bu kültür bütün canlılığıyla varlığını sürdürmektedir. O halde dernekleri kahve görüntüsünden bir çırpıda kurtarmaya çalışmak beyhude bir çabadır. Geçenlerde bir toplantıda bir dernek başkanı kendi derneklerinden oyunu kaldırdıklarını, ancak bunun sonucu olarak gençlerin dağıldığını, başka yerlere gittiklerini söyledi. Ve devam etti: ?İstanbul gibi yerde çocuklar her tehlikeye açıktır. Tehlikeli olabilecek yerlere gidebilirler. Öyle olacağına gelsin dernekte oyununu oynasın, hem gözümüzün önünde olsun hem de kendi köylüsünü-komşusunu tanısın.? Vallahi bana hiç de mantıksız gelmedi bu düşünce zinciri.

Dernekler sırf oyun mekanları olmamalı tabiî, gerçek misyonlarını ifa etmeye çalışmalılar. Çalışmayan da kınanmayı göze almalı, kimse kusura bakmasın. Ancak kahve görüntüsünden kurtulacağız diye oyunu hepten kaldırırsanız dernek başkanı ağabeyin az yukarıda yazdığım tespiti devreye girecektir. Oyun oynamayı sosyal hayattan çıkarmak, yerine daha yararlı aktiviteler ikame etmek sadece hemşehri derneklerinin vazifesi değildir ki ikide bir o dernekleri ?kahve, kahve? diye aşağılayalım?

Hem elalem diskolara, barlara giderken bir şey olmuyor da biz kahveye gidince neden problem çıkıyor? Sanırım bu ?kahve kültürü? aşağılaması Frenk mukallitliği devrinden kalma bir alışkanlıktır. Malûm, Osmanlı?nın son dönemlerinde okumak ve medeniyet öğrenmek için Garb memleketlerine giden evlatlarımız, döndüklerinde artık eskisi gibi değillerdi. Osmanlı gümbür gümbür çökmekte olduğuna göre bizim her şeyimiz yanlıştı. Tabiî kahveye gitmek de? Aradan geçen yüzyılda o günkü düşüncelerin çöküş travmasıyla biraz abartıldığı ve aslında kabahatin hepsinin toplumda olmadığı ortaya çıktı ama şu ?kahve fobisi? bir türlü değişmedi. Toplum bu alışkanlığından vazgeçmiyor, vazgeçmek bir yana bütün canlılığıyla yaşatıyor ama kimse de çıkıp ?Arkadaş, kahve öyle dediğiniz gibi kötü bir yer değildir. Bizim toplum orada toplanır, konuşur, tartışır, meselelerini halleder? diyemiyor.

Yazının başında kahve işlerini yıllar önce bıraktığımı yazdım. Özellikle yaz tatillerinde bizim köyde kahve olmadığı için komşu köye giderdik. Bizim için orada oynamak, yenmek veya yenilmek değil, yolda geçirdiğimiz dakikalarda ettiğimiz ömre bedel sohbetler önemliydi. O zamanki yaş grubumuzun en güzel tatil anıları o gecenin karanlığında Çarlaklı Guzu?nda attığımız kahkahalar, koro halinde söylediğimiz türkülerdir. Kahveye gideceğimize bir yerde oturup toplaşalım, sohbetimizi öyle yapalım olmuyordu. İllâ kahveye gidecek ve o güzellikleri yolda yaşayacaktık.

Hasıl-ı kelâm, dernekler pek çok şeyle itham edilebilirler. Çalışmaları yetersiz bulunabilir, yanlış bulunabilir, öyle olabilir böyle olabilir. Fakat kahvehane olmakla suçlanamazlar, bu onların değil toplumun eksiği ya da fazlasıdır. Toplum doğrusuyla yanlışıyla orada kendini gösteriyor, bu gerçeği yok sayarak hiçbir yere varamazsınız.

 

Eğer habere dair gerçek haberi okumak için linki tıklayın okuyun

http://www.takagazete.com/haber.php?id=26619

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.