Sosyal Medya

RÖPORTAJ

Karadeniz HES mezbeleliğine döndü

Karadeniz Doğa Koruma Federasyonu Başkanı Kenan Kuri, çarpıcı açıklamalarda bulundu



Kuri, ?Turizmde kurtuluşu görüyorlar. Fakat doğal yapıyı bozarak, bu kurtuluşu da ortadan kaldırıyorlar. Her derenin üzerine bir santral kurarsanız, sonu felaket olur? dedi.


9 tane çevreci derneğin bir araya gelerek oluşturduğu KarDoğa yani Karadeniz Doğa Koruma Federasyonu, Karadeniz?de çevre kirlenmesinin önüne geçebilmek için elinden geleni yapıyor. Kardoğa Başkanı Kenan Kuri de bu oluşumun başında yer alıyor. Artvin?deki orman katliamlarına, Rize?deki derelerin HESlerle dolmasına ve Maçka Değirmendere havzasının çöplüğü andıran görüntüsüne kadar her şeyi konuştuk. Başbakan Recep Tayyip Erodğan?ın, ?Çevrecilerin dasikasıyım? sözünü de hatırlatarak çarpıcı açıklamalarda bulunan Kuri Gazetemiz Haber Müdürü Levent Ustabaşı?na şu bilgileri verdi: ?


ÇEVREMİZİ KORUYALIM

Sayın başbakan Rize ziyaretinde önce ?çevreci?nin tanımını yaptı: "Çevreciler işi gücü olmayan 50-60 kişi, ne yaptıklarını bilmiyorlar." Bundan bir gün sonra da ?çevreci?yi klişe anlamıyla tanıttı ve "Bu hükümet en çevreci hükümet, çevrecinin daniskası da benim" ifadesinde bulundu. Bundan çıkan anlama üzülmemek elde değil. Demek ki, sayın başbakan işi gücü olmayan 50-60 kişi ile ülke idare ediyor. Biz doğa ve insan duyarlılar işi gücü kalmadığı için bari çevremizi koruyalım derdindeyiz belki. Suçumuz bu da; sayın başbakanın suçu ne? Bunun cevabı "daniskası" kelimesinde saklı.

YABANCI GÃœDÃœM MANTIKLA HAREKET

Daniska sözcüğü birinci dünya savaşı sonrasında dilimize giriyor. Anadolu yokluk içinde. Hiçbir şey üretilmiyor. O sırada Avrupa?dan ülkenin her limanına ithal mallar geliyor. Çoğunlukla da Danimarka?dan yola çıkan kolilerin üstünde "danish" yazmaktadır. Halkımızın görmediği kadar enteresan ve güzel olan bu mallara atıfta bulunarak, beğendiği, kaliteli veya farklı bulduğu şeylere karşı buradan çıkışlı "daniskası" deyiminin üretilmiştir. "Ukalalığın daniskası" gibi... Yani başbakanın suçu yabancı güdümlü mantıkla hizmet etmek. Başbakanlığın daniskasını ve çevreciliğin daniskasını yapmak. Ama bir farkımız var, biz çevreciler ?yarın için? çevreciyiz!.. Ve hiçbir şeyin ?daniska? değiliz.


HESLER HER YERÄ° Ä°STÄ°LA ETTÄ°

Doğu Karadeniz?in gelecekteki tek teminatı olan doğal varlıkları hemen her yerinde tehdit altında. Kıyılarımız ve kıyı ekosistemleri Karadeniz sahil yolunun kurbanı edildi. Ulus ötesi güçlerin Artvin Cerattepe?deki altın madenciliği girişimi halkın itirazları ve hukuksal başvuruları üzerine lehlerine verilen mahkeme kararlarına rağmen ısrarla sürdürülüyor. Birçok olumsuz çevresel etki yaratan ve yaratmaya devam eden Çoruh vadisindeki enerji yatırımları gelecekte bölge ikliminde ciddi değişikliklere yol açacak. Büyük akarsularımız gelişigüzel verilen ruhsatlar ve denetimsiz malzeme alımı nedeniyle günden güne katlediliyor. Ordu Melet Çayı bunun en çıplak örneği. Onlarca taş ocağı keza aynı şekilde insafsız bir doğa katliamına yol açıyor. Ağırlıklı olarak Doğu Karadeniz?in doğusu olmak üzere bölgedeki irili ufaklı hemen her akarsu üzerine hatta bazılarında birden çok olmak üzere 600 HES izni verilmiş. Bu durum bölgeyi bir HES mezbeleliğine dönüştürmesi kaçınılmaz. Tüm bu HES?lerin inşası bölgenin doğal varlıklarını yarı yarıya olumsuz etkiler.


HES KURACA?INIZA KAÇA?I ÖNLEYİN

Ülkemiz bir enerji darboğazında. Bu doğru fakat bunun çözümü her akarsu üzerine HES kurmak ya da el parasıyla her şeyiyle dışa bağımlı olan nükleer gerdeğe girmek değildir.
Türkiye?nin bu konudaki en büyük sorunu doğru dürüst bir enerji politikasının olmamasıdır. Bu nedenle, tüm ilgili tarafların ve STK?ların katılımına açık acil bir hatta birkaç enerji şurası düzenlenmeli ve enerji programımız belirlenmelidir. İletim hatlarındaki enerji kaybımız yüzde
20?lerin üzerinde. Dünya ortalaması yüzde 3 ile 7 arasında. Sadece iletim hatlarımızdaki kaçakların önlenmesi 1 yılda 3 nükleer santralin üreteceği enerjiye eşdeğerdir. Tüm standart akkor lambalarımızın CFL flüoresanlarla değiştirilmesi ile 1 yılda 600 HES?in üreteceği enerjiyi tasarruf edebiliriz. Enerji ihtiyacımıza karşı alternatif enerjiler açısından zengin bir ülkeyiz. Yeter ki bir enerji politikamız olsun.

TRABZON?DA
KATI ATIK VE SU SORUNU

Bölgedeki tüm yerleşim alanlarının katı atık ve atık su bertaraf sorunu var. Bu konuda Trabzon Belediyesi önemli adımlar atıyor. Katı atıkları düzenli depolama sahasına gönderiyor, eski çöp sahasını rehabilite ediyor. Milyarlarca liraya mal olan fakat hiç çalıştırılamayan derindeniz deşarj sistemi yerine yeni bir atık su yönetimi projelendiriyor. Kutlular Katı Atık Düzenli Depolama Sahası Trabzon ve Rize için yapılmış olmasına rağmen Rize maalesef katı atıklarını hala dolgu malzemesi olarak kullanıyor. Önümüzde tüm belediyelerin katı atık ve atıksu bertaraf sorunlarını gidermek ve eski çöp sahalarını rehabilite etmek için çok iyi bir olanak var; AB Katılım Öncesi Mali Yardım (IPA) hibe programı birkaç ay sonra açılacak. Eğer belediyeler bu konularda gerekli proje, fizibilite ve keşiflerini hazırlatırsalar IPA hibesinden çok rahat destek alabilecekler dolayısıyla da sorunlarını çözeceklerdir.


DE?Ä°RMENDERENÄ°N Ä°LACI
KA?IT ÃœZERÄ°NDE KALDI

Değirmendere özellikle denize açıldığı noktadan on kilometre yukarısına kadar yatağındaki işletmelerin yoğun kirliliğine maruz kalıyor. Bu mesafedeki su rengi bunun açık göstergesi. Havza bazında da çevresel açıdan acil müdahale edilmesi gereken birçok sıcak noktası var. Yıllar önce Trabzon Valiliği KTÜ?ye oldukça yüksek bir para vererek ?Değirmendere Vadisi Çevre Düzenleme (DEVAÇED) Projesi? hazırlatmıştı. Kısmi eksiklikleri olan bu proje kağıt üzerinde kaldı. Bu proje güncelleştirilip, eksiklikleri tamamlanarak biran önce hayata geçirilmelidir.


TURÄ°ZM KURTULUÅž DENÄ°YOR
AMA DO?A KATLEDÄ°LÄ°YOR

Doğu Karadeniz bölgesi geleceğinin ?turizm? olduğunu artık her kesim dile getiriyor. Fakat bölge turizmine ev sahipliği yapacak doğası günden güne katlediliyor. İnsanlar bu bölgeye doğal güzellikleri için geliyor. Bölgedeki doğal tahribatlar böyle devam ederse kim niçin gelsin buraya. Turizme açılan yerlerimiz hızla yoğunlaşıyor. Dağ ve yayla turizmini tercih edenler çoğunlukla kitlesel turizmden kaçanlardır. Turistik yerlerimiz Ayder gibi yoğun tesisleşmemeli. Bölgede eko-turizme dayalı turizmcilik teşvik edilmeli ve uygulanmalıdır.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.