Makale
Attila?nın o meşhur sözü!..
Türklük neden birilerine batar anlamış değilim.
Bu ülkede birtakım aydınlar tarafından Kürdüm, Ermeniyim, Rum?um dendiği zaman ?demokrat? olunurken, ?Türküm? dediğiniz zaman neden faşist ilan edilirsiniz?
Bakın, Anayasa değişikliği tartışılırken yine o birileri tarafından anayasanın değiştirilmesi bile teklif edilemez maddelerinden biri olan Türklük tarifinin değiştirilmesi isteniyor!
Anayasada yer alan ?Türk devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür.? sözündeki ?Türktür? ibaresinin demokratikleşme adı altında mutlaka değiştirilmesi ve kaldırılması gerektiğini savunanlar demokrasi havariliğine soyunmuş durumda!
Bu numaracılara göre;
Almanya?da ?Alman?,
Fransa?da ?Fransız?,
Ä°ngiltere?de ?Ä°ngiliz?,
Ä°talyan ?Ä°talyan? olunur.
Ama Türkiye?de ?Türk? olunmaz!
Yapmayın Allah aşkına.
Nedir bu Türk düşmanlığınız?
Açın şu Alman, İngiliz, Fransız anayasalarını, iyi okuyun balım kendi milletlerini nasıl tarif ediyorlar.
Birçok yazımda dile getirdim.
Yine üstüne basa basa dile getiriyorum.
Alman Anayasasının devletin ana ilkeleri başlıklı 20. maddesinin 4. fıkrası bakın ne diyor:
?Bu anayasa düzenini ortadan kaldırmak isteyen herkese karşı, başka bir çözümün bulunmaması halinde, bütün Almanlar direniş hakkına sahiptirler.?
?BÃœTÃœN ALMANLAR? ibaresini iyi irdeleyin.
Hadi anayasa değiştirilecek, AB ülkeleri standartlarında bir anayasa deniyor.
Buyurun Alman Anayasasının 20. maddesi benzeri bir maddeye koyun.
Deyin ki;
?Bu anayasa düzenini ortadan kaldırmak isteyen herkese karşı, başka bir çözümün bulunmaması halinde, bütün Türkler direniş hakkına sahiptir.?
AB?nin en güçlü ülkesi anayasası böyle yazıyor!
Soralım içimizdeki numaracılara: Bizim için iyi bir örnek olmaz mı?
Ama bu içimizdeki numaracılar Avrupa?yı tarif ederken ?Alman?, ?İtalyan?, ?İngiliz?, ?Fransız? diyebiliyor; ama ne acı ki ?Türk milleti? diyemiyorlar.
Gerçek yüzleri işte budur!
Zırvalıyorlar!
***
Türk milletinin tarihi çok önemlidir.
Bugün Türk milletinden biri olmanın sorumluluğu tarihin derinliklerinde öylesine güzel örneklerle doludur ki, bunu anlamak ve algılamak için büyük Türk hükümdarı (Büyük Hun İmparatoru) Attila?dan; Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu, Türklere "millet" olma onurunu yaşatan Mustafa Kemal?e kadar uzanmak gerekir.
Lozan Barış Antlaşmasıyla bağımlı millet durumundan kurtulup milletler arası siyaset dünyasında bağımsız devletler seviyesine geçen yeni Türkiye, kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'e göre, kendisine layık yeri bulmuş değildi.
Çünkü, büyük Türk hissediyordu ki, dünya, bu siyasî zaferin bütün şerefini kendisine ayırmakta ve Türk milletine halâ eski gözle bakmakta.
Asırlık kanaatler kolay kolay yıkılır mı?
Avrupa kütüphaneleri Türkler hakkında çok yanlış birçok belge ile doludur.
Bunlara göre, Türkler her türlü medeniyetten mahrumdur.
Orta Asya'dan çıkıp Avrupa'ya saldırıp yayılışı, medeniyet dünyası için bir belâ, bir âfet olmuştur.
Kuvvet ve fırsat bulursa yine öyle olacaktır. Gerçi, bu milletin içinden zaman zaman bazı yüksek ve akıllı devlet adamları da çıkmıştır.
Fakat bunların çevrelerine tesirleri yalnız yaşadıkları müddetçe devam etmiştir.
Ve kendileri sahneden çekilir çekilmez, Türk milleti yine her zamanki uyuşukluğuna düşmüştür. Hem de bakalım, bu adamlar halis Türk ırkından mı idiler?
Ne gezer! Bunların kimi Macar, kimi Boşnak, kimi Arnavut; kimi Rum'dan, Ermeni'den, hattâ Yahudi'den dönmedir.
İftiracı Avrupa yazar ve tarihçileri ile birlikte içimizdeki uzantıları Türk milletine, arada bir büyük bir adam yetiştirmiş olmak şerefini bile verememişlerdir.
Ve nihayet gün gelip, Mustafa Kemal'i de bizim elimizden almaya kalkmışlardır.
Onu ya ana ya da baba tarafından Türk?ten gayri bir sürü ırka mal etmek istemişler veya hiç değilse bu kadar yüksek bir insan örneğinin Türk dünyası gibi geri ve çorak bir çevreden çıkmış olmasına üzüntülerini belirtmişlerdir!
Atatürk?ün Türk olmasını içlerine hiç sindirememişlerdir.
Atatürk, bunların hepsini görüyor, okuyor ve içleniyordu.
Bütün düşüncesi, bütün hırsı bunu bir an önce değiştirebilmekti.
Türk milletine o kadar derin bir güveni vardı ki, bütün dünya rekorlarının yeni Türk nesli içinden çıkan teknik ilim ve hüner sahipleri tarafından hemen kırılmak üzere olduğuna kaniydi.
Her fırsatta özellikle kendi büyüklüğünden söz eden yabancı devlet temsilcilerine tekrar etmekten usanmadığı "Bu millet benim gibi daha binlerce Mustafa Kemal çıkarır!" sözünü Atatürk yalnız alçakgönüllülük için söylememiştir.
Ona ilk tarih merakını veren Wells'in (Vels) eserinde Attila'ya mal edilen şöyle bir söz vardır:
?Ben sizin gibi asil bir adam deÄŸilim; fakat asil bir millettenim.?
Wells, Türk serdarı Attila?nın Batı Roma'yı feşettiği zaman, gösterişli bir kıyafetle karşısına çıkan bir Romalı yöneticiye böyle söylediğini dile getirir.
Atatürk, ömrünün sonuna kadar bu sözü tekrar etmekten her zaman özel bir haz duyardı.
Sonradan bu söz onun ağzında o muhteşem kelimelerle "Ne mutlu Türküm diyene!" hitabı şeklini almış ve bugünlere kadar milleti kaynaştıran, birbiriyle çelik gibi bağlayan bir çimento olarak gelmiştir.(1)
O nedenle Türkiye Cumhuriyetinin üniter devlet yapısının ilelebet sürebilmesi, Türk milletinin dünya sahnesinde dimdik ayakta kalabilmesi her Türk evladının asli görevidir.
Dedik ya Attila?dan Mustafa Kemal'e diye...
Doğu Roma?yı feşeden, Balkanlardan Mora?ya kadar bölgeyi ele geçiren, sonra İstanbul kapılarına kadar dayanan, Bizanslıların vergi vermeyi iki katına çıkarmayı kabul etmesiyle bundan vazgeçen, Batı Roma'ya yürüyünce Papa 3. Leon?un yalvarışı sonrası çok ağır vergilere bağladığı Roma?ya girmekten vazgeçen, Avrupa?da eşi görülmemiş fetihler yapan Attila?dan; dünya tarihinde emperyalizme karşı tek savaş kazanan, mazlum milletlerin sesi olan ve Türklere bağımsız bir şekilde yaşama imkanı vererek "millet" olma onurunu yaşatan Mustafa Kemal?i tabi ki küresel güçler ve içimizdeki mütareke basını uzantısından örnekler verenler unutmaz.
***
Tarihin derinliklerinden bu yana ?Türklükle? hesapları olan sözde aydınları Anayasa değişikliğinde Türklük kavramının mutlaka değiştirilmesini istemelerinde işte görüyor ve yaşıyoruz.
Türklüğün alenen aşağılanmasının önünü kesen 301. maddenin değiştirilmesi için ?Fikir özgürlüğü? adı altında ortalığı ayağa kaldıran kimlerdi?
?Türk milleti? ile hesabı olanlara Attila?nın Batı Roma'yı feşettiği zaman, gösterişli bir kıyafetle karşısına çıkan bir Romalı yöneticiye söylediği, Mustafa Kemal içinde rehber olan o meşhur sözü ile cevap vererek yazımızı noktalayalım.
?-Ben sizin gibi asil bir adam deÄŸilim; fakat asil bir millettenim.?
(Kyn: (1): Y. Kadri Karaosmanoğlu, ATATÜRK - Kültür Bakanlığı 1981'den Özetlenerek)
Bu ülkede birtakım aydınlar tarafından Kürdüm, Ermeniyim, Rum?um dendiği zaman ?demokrat? olunurken, ?Türküm? dediğiniz zaman neden faşist ilan edilirsiniz?
Bakın, Anayasa değişikliği tartışılırken yine o birileri tarafından anayasanın değiştirilmesi bile teklif edilemez maddelerinden biri olan Türklük tarifinin değiştirilmesi isteniyor!
Anayasada yer alan ?Türk devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür.? sözündeki ?Türktür? ibaresinin demokratikleşme adı altında mutlaka değiştirilmesi ve kaldırılması gerektiğini savunanlar demokrasi havariliğine soyunmuş durumda!
Bu numaracılara göre;
Almanya?da ?Alman?,
Fransa?da ?Fransız?,
Ä°ngiltere?de ?Ä°ngiliz?,
Ä°talyan ?Ä°talyan? olunur.
Ama Türkiye?de ?Türk? olunmaz!
Yapmayın Allah aşkına.
Nedir bu Türk düşmanlığınız?
Açın şu Alman, İngiliz, Fransız anayasalarını, iyi okuyun balım kendi milletlerini nasıl tarif ediyorlar.
Birçok yazımda dile getirdim.
Yine üstüne basa basa dile getiriyorum.
Alman Anayasasının devletin ana ilkeleri başlıklı 20. maddesinin 4. fıkrası bakın ne diyor:
?Bu anayasa düzenini ortadan kaldırmak isteyen herkese karşı, başka bir çözümün bulunmaması halinde, bütün Almanlar direniş hakkına sahiptirler.?
?BÃœTÃœN ALMANLAR? ibaresini iyi irdeleyin.
Hadi anayasa değiştirilecek, AB ülkeleri standartlarında bir anayasa deniyor.
Buyurun Alman Anayasasının 20. maddesi benzeri bir maddeye koyun.
Deyin ki;
?Bu anayasa düzenini ortadan kaldırmak isteyen herkese karşı, başka bir çözümün bulunmaması halinde, bütün Türkler direniş hakkına sahiptir.?
AB?nin en güçlü ülkesi anayasası böyle yazıyor!
Soralım içimizdeki numaracılara: Bizim için iyi bir örnek olmaz mı?
Ama bu içimizdeki numaracılar Avrupa?yı tarif ederken ?Alman?, ?İtalyan?, ?İngiliz?, ?Fransız? diyebiliyor; ama ne acı ki ?Türk milleti? diyemiyorlar.
Gerçek yüzleri işte budur!
Zırvalıyorlar!
***
Türk milletinin tarihi çok önemlidir.
Bugün Türk milletinden biri olmanın sorumluluğu tarihin derinliklerinde öylesine güzel örneklerle doludur ki, bunu anlamak ve algılamak için büyük Türk hükümdarı (Büyük Hun İmparatoru) Attila?dan; Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu, Türklere "millet" olma onurunu yaşatan Mustafa Kemal?e kadar uzanmak gerekir.
Lozan Barış Antlaşmasıyla bağımlı millet durumundan kurtulup milletler arası siyaset dünyasında bağımsız devletler seviyesine geçen yeni Türkiye, kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'e göre, kendisine layık yeri bulmuş değildi.
Çünkü, büyük Türk hissediyordu ki, dünya, bu siyasî zaferin bütün şerefini kendisine ayırmakta ve Türk milletine halâ eski gözle bakmakta.
Asırlık kanaatler kolay kolay yıkılır mı?
Avrupa kütüphaneleri Türkler hakkında çok yanlış birçok belge ile doludur.
Bunlara göre, Türkler her türlü medeniyetten mahrumdur.
Orta Asya'dan çıkıp Avrupa'ya saldırıp yayılışı, medeniyet dünyası için bir belâ, bir âfet olmuştur.
Kuvvet ve fırsat bulursa yine öyle olacaktır. Gerçi, bu milletin içinden zaman zaman bazı yüksek ve akıllı devlet adamları da çıkmıştır.
Fakat bunların çevrelerine tesirleri yalnız yaşadıkları müddetçe devam etmiştir.
Ve kendileri sahneden çekilir çekilmez, Türk milleti yine her zamanki uyuşukluğuna düşmüştür. Hem de bakalım, bu adamlar halis Türk ırkından mı idiler?
Ne gezer! Bunların kimi Macar, kimi Boşnak, kimi Arnavut; kimi Rum'dan, Ermeni'den, hattâ Yahudi'den dönmedir.
İftiracı Avrupa yazar ve tarihçileri ile birlikte içimizdeki uzantıları Türk milletine, arada bir büyük bir adam yetiştirmiş olmak şerefini bile verememişlerdir.
Ve nihayet gün gelip, Mustafa Kemal'i de bizim elimizden almaya kalkmışlardır.
Onu ya ana ya da baba tarafından Türk?ten gayri bir sürü ırka mal etmek istemişler veya hiç değilse bu kadar yüksek bir insan örneğinin Türk dünyası gibi geri ve çorak bir çevreden çıkmış olmasına üzüntülerini belirtmişlerdir!
Atatürk?ün Türk olmasını içlerine hiç sindirememişlerdir.
Atatürk, bunların hepsini görüyor, okuyor ve içleniyordu.
Bütün düşüncesi, bütün hırsı bunu bir an önce değiştirebilmekti.
Türk milletine o kadar derin bir güveni vardı ki, bütün dünya rekorlarının yeni Türk nesli içinden çıkan teknik ilim ve hüner sahipleri tarafından hemen kırılmak üzere olduğuna kaniydi.
Her fırsatta özellikle kendi büyüklüğünden söz eden yabancı devlet temsilcilerine tekrar etmekten usanmadığı "Bu millet benim gibi daha binlerce Mustafa Kemal çıkarır!" sözünü Atatürk yalnız alçakgönüllülük için söylememiştir.
Ona ilk tarih merakını veren Wells'in (Vels) eserinde Attila'ya mal edilen şöyle bir söz vardır:
?Ben sizin gibi asil bir adam deÄŸilim; fakat asil bir millettenim.?
Wells, Türk serdarı Attila?nın Batı Roma'yı feşettiği zaman, gösterişli bir kıyafetle karşısına çıkan bir Romalı yöneticiye böyle söylediğini dile getirir.
Atatürk, ömrünün sonuna kadar bu sözü tekrar etmekten her zaman özel bir haz duyardı.
Sonradan bu söz onun ağzında o muhteşem kelimelerle "Ne mutlu Türküm diyene!" hitabı şeklini almış ve bugünlere kadar milleti kaynaştıran, birbiriyle çelik gibi bağlayan bir çimento olarak gelmiştir.(1)
O nedenle Türkiye Cumhuriyetinin üniter devlet yapısının ilelebet sürebilmesi, Türk milletinin dünya sahnesinde dimdik ayakta kalabilmesi her Türk evladının asli görevidir.
Dedik ya Attila?dan Mustafa Kemal'e diye...
Doğu Roma?yı feşeden, Balkanlardan Mora?ya kadar bölgeyi ele geçiren, sonra İstanbul kapılarına kadar dayanan, Bizanslıların vergi vermeyi iki katına çıkarmayı kabul etmesiyle bundan vazgeçen, Batı Roma'ya yürüyünce Papa 3. Leon?un yalvarışı sonrası çok ağır vergilere bağladığı Roma?ya girmekten vazgeçen, Avrupa?da eşi görülmemiş fetihler yapan Attila?dan; dünya tarihinde emperyalizme karşı tek savaş kazanan, mazlum milletlerin sesi olan ve Türklere bağımsız bir şekilde yaşama imkanı vererek "millet" olma onurunu yaşatan Mustafa Kemal?i tabi ki küresel güçler ve içimizdeki mütareke basını uzantısından örnekler verenler unutmaz.
***
Tarihin derinliklerinden bu yana ?Türklükle? hesapları olan sözde aydınları Anayasa değişikliğinde Türklük kavramının mutlaka değiştirilmesini istemelerinde işte görüyor ve yaşıyoruz.
Türklüğün alenen aşağılanmasının önünü kesen 301. maddenin değiştirilmesi için ?Fikir özgürlüğü? adı altında ortalığı ayağa kaldıran kimlerdi?
?Türk milleti? ile hesabı olanlara Attila?nın Batı Roma'yı feşettiği zaman, gösterişli bir kıyafetle karşısına çıkan bir Romalı yöneticiye söylediği, Mustafa Kemal içinde rehber olan o meşhur sözü ile cevap vererek yazımızı noktalayalım.
?-Ben sizin gibi asil bir adam deÄŸilim; fakat asil bir millettenim.?
(Kyn: (1): Y. Kadri Karaosmanoğlu, ATATÜRK - Kültür Bakanlığı 1981'den Özetlenerek)
Henüz yorum yapılmamış.