Sosyal Medya

Makale

Bu mesajla oy alamazsın!

Başbakan Erdoğan?ın son günlerde sık sık dile getirdiği ?Tek millet, tek bayrak, tek devlet, tek vatan dedik. Buna karşı olan var mı? Bunu beğenmeyen varsa buyursun beğendiği yere gitsin!? gibi son derece önemli, anlamlı ve herkesin vatana sadakat duygusu açısından sahip çıkması gereken mesajı hayrettir ki kendisine en yakın gibi görünen bazı yazarlar tarafından dahi eleştirilirken ?Obama gibi geldiler, Bush?a benzediler? şeklinde yakıştırmalar yapılıyor.
En acısı ?Bu mesajlarla o bölgeden oy alamazsın? denerek resmen ?Bırak cumhuriyetin dinamiklerini korumayı, alacağın oya bak!? yolu gösteriliyor.
Ne deseydi Başbakan; ?Tek millet yok, iki millet var? mı?
Türkiye?de bölücülerin o istedikleri sözde demokratikleşme tarifi belli değil mi?
?ABD ve AB?nin yüksek arzuları gerçekleşmeli, sözde ikinci cumhuriyet dönemi başlamalı, anayasa mutlaka toptan değiştirilmeli, iki resmi dil olmalı, iki kimlik tanınmalı, Kürtlere özerklik verilerek federatif yapının önü açılmalı, Türkiye Cumhuriyeti?nin üniter devlet yapısı sona ermeli, sözde federal Türk-Kürt Cumhuriyeti inşa edilmeli...?
Resmen bunu istemiyorlar mı?
Peki bunu isteyen bölücülere ?Bu ülkede demokrasi var? denerek resmen sahip çıkılırken ülkenin başbakanının haklı olarak ?Başka kapıya!? restine aydın diye ortaya çıkıp ?ırkçılık yapıyor? suçlaması getirenler acaba kimden yanalar; devletten mi, yoksa bölücü düşünceden mi? Bölücülerin demokratikleşme ile korunması nasıl oluyor acaba?

***
Bakın, adeta bölücü düşünce ile bugün aynı kavşakta buluşan numaracı aydın takımı ilk adım olarak 'Kürt kimliği'ni kültürel olmaktan çıkarmak istemektedirler.
Ve bu takdimi yapmaktadırlar.
Erdoğan?ın sözlerine karşı duruşlarının anlamı budur!
Sen ülkemde her vatandaş gibi eşit hakka sahip olacaksın, ülkemin her türlü nimetinden yararlanacaksın, sonra; yakıp yıkacaksın, polisine askerine saldıracaksın, gece yarısında otomobilleri, otobüsleri içinde insanlar varken ateşe vereceksin, şehirlerde yatırım yapan iş adamlarını, müteahhitleri tehdit edeceksin, anayasaya karşı her gün suç işleyeceksin, terör örgütüne sahip çıkacaksın, bölücülüğü TBMM çatısı altında dahi yapacaksın, sonra da ?Tek millet, tek bayrak, tek devlet, tek vatan olgusunu kabul etmeyenlerin burada ne işi var?? gibi anlamlı bir söze tahammül edemeyip saldırıya geçeceksin!
Burası sanki Patagonya cumhuriyeti!
Eğitim, kültür, ana dil hakkı istekleriyle yetinmeyecekleri de açıkça bellidir. Asıl istekleri bazı açıklamaların satır aralarında okunmaktadır:
?Teklik dayatması yapılıyor. Bu faşist bir yaklaşımdır. Tek millet ne demek? Biz İstiklal Savaşı'nı birlikte yaptık. Türkiye'nin kurucu iki halkıyız. Bu nedenle anayasayı değiştirip devleti yeniden bu esas üzerinden kurmalıyız.?
Bunun anlamı nedir?
Bunların nihai olarak amaçları ise Türkiye topraklarında ?bağımsız bir Kürt devleti? kurmak; son tahlilde ise üç komşu devlette kurulacak olan Kürt devletlerini birleştirerek sözde ?Büyük Kürdistan? hayalini gerçekleştirmektir.
Kuzey Irak varsa güneyi neresidir?
O küstah haritalar ABD ve AB?nin uzun yıllardır düşündüğü ve gerçekleştirmek için hayal ettiği bir düşüncenin eseridir.

***
Bakın!
Osmanlı'nın son dönemlerinde Sırp, Bulgar, Rum, Rumen halkları kültürel hak talepleriyle başlayan bir macerayı özerklik ve bağımsızlık aşamalarına kadar sürükleyen kimlerdi acaba?
Bu, tarihin adeta bir kalıbıdır.
Lozan'ın azınlık statüsü Müslüman olmayan vatandaşlar içindir.
Kürt kökenli kardeşlerimiz hiçbir zaman azınlık statüsünde olmamışlar.
Defalarca yazdık;
Türkiye'de herkes gibi birinci sınıf vatandaş oldular, her türlü devlet makamında görev yaptılar, ticaretin zirvelerine çıktılar. Kimse ?Kürt kökenliyim?, ?Kürdüm? diyen insanların eşit haklara sahip olmasına ?Bu nasıl oluyor?? demedi. Aksine başarılı olanları hep alkışlayıp bağrına bastı.
Bugünlerde yeniden Kürt kökenli Türk milletine mensup kardeşlerimizi kışkırtmak hiç kuşkusuz yine dışarıda tezgahlanırken yerli işbirlikçiler bu gelişmeye çanak tutmaya devam ediyorlar.
?Kürt kimliği tanınmalı, kültürel kimlikleri, hakları verilmeli? diyerek kamuoyunu yönlendirenler resmen ?Tek millet?e karşı isyan teşvikinde bulunuyorlar.
Sözde demokratikleşme adı altında yapılan zorlamalar, Türkiye Cumhuriyetinin temel niteliklerini, kuruluş felsefesini göz ardı etmekten başka hiçbir şey değildir.
Bugün Türkiye Cumhuriyeti fazla zorlanmaktan ?dikişlerini patlatma? noktasına getirilmek durumuyla karşı karşıya bırakılmak istenmektedir.

***
Ucu açık olan bu sözde demokratikleşme arzularının istikametinde AB'ye girme hayali peşinde koşan Türkiye'ye büyük bedeller ödettirilmek istenmektedir.
Fakat sonu bilinmez vaatlerin peşinden tarihte de çok koştuk.
Kırım Harbi sonrası imzalanan Paris Antlaşması'nda ?Osmanlı Devleti bir Avrupa devleti sayılacak. Avrupa Devletler Hukukundan aynen yararlanacaktır.? hükmü yer almasına rağmen, bu hüküm hiç bir zaman uygulanmadı, aksine saldırılar daha da artırıldı. Sonunda Osmanlı kendi elleriyle çökertildi.
Bugün ödeyeceğimiz bedellerin zaman içinde telafisi -tarihte olduğu gibi- belki mümkün de olmayacaktır. Devlet adamlarının tarih bilinci ile hareket etmeleri, geçmiş tecrübelerden ders almaları mutlaka gerekmektedir.

***
Mustafa Kemal, Diyarbakırlılarla yaptığı bir konuşmada şunları söylüyor:
?Ben, Türk elinin kahraman bir bucağındanım. Yazık ki oraya Bekir diyarı diyorlar, fakat özünde Türk diyarı idi. Bekir sonradan ona ad olmuş. Fakat biz öz diyarımızın ne olduğunu biliriz, bizim diyarımız Oğuz Türk?ünün has konağıdır, biz de bu yüce konağın çocuklarıyız.
Buraya konduğumuzdan beri ne olduğumuzu anlatmaya çalıştık ve anlatıp duruyoruz ki: Türk eli büyüktür ve yeryüzünde yalnız o büyüktür. Her yeri dolduran Türk'tür. Ve her yanı aydınlatan Türk'ün yüzüdür.
Diyarbakırlı, Vanlı, Erzurumlu, Trabzonlu, İstanbullu, Trakyalı ve Makedonyalı hep bir soyun evlatları, hep aynı cevherin damarlarıdır. Bizim yeni işimiz budur: Bu damarlar, birbirini duysun ve birbirini tanısın.
Bu dediğim şey gerçek olacak; çünkü gerçektir. Bu dediğim şey olduğu zaman, başka bir alem görülecek ve bu alem, dünyaya hayret verecek, ışığı ve feyzi insanlığa saçacaktır. Gerçek güneşi durmaz daima yükselecek, Türk?ün varlığı bu köhne dünyaya yeni ufuklar açacak, güneş ne demek, ufuk ne demek o zaman görülecek. Bu karmakarışık işlerin içinden çıkıp yükselebilmek için bize dirilik gerektir. Birlik onunla beraber yürür.
Diri yalnız Türk milletidir. Birliği ortaya koyan da Türktür. Dirliğin ne olduğunu anlatan da Türktür, çalışalım.?

(Diyarbekir Gazetesi, 26 Eylül 1932-Hakimiyeti -Milliye Gazetesi)
***
Atatürk?ün bu sözleri çok şey anlatıyor.
Türk milletinin yolu birdir:
Tek millet, tek vatan, tek devlet, tek bayrak!

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.