Sosyal Medya

GÜNCEL

Kenan Alpay: Ergenekon Davası Çökmüş, Ruhu ve Teamülleri Tetikte!

Bütün bir ülke “Hiç varmış, hiç yokmuş” misaliyle başlayan ‘Ergenekon’ adında uzun ve heyecan verici bir masal dinleyip derin mi derin bir uykuya dalmış meğerse.



Bütün bir ülke “Hiç varmış, hiç yokmuş” misaliyle başlayan ‘Ergenekon’ adında uzun ve heyecan verici bir masal dinleyip derin mi derin bir uykuya dalmış meğerse. Esasen masal dünyası Ergenekon’da ne kötü adamlar varmış çete kurup siyasete ve topluma vesayet eden ne de toplumu sarsan suikastlar, sabotajlar, muhtıra ve darbeler yaşanırmış huzur ve sükûnet timsali güzel vatanda. Endişe ve korkularla dolu tarihin dezenformasyondan, dehşet salan aktör ve örgütlerin iyi çalışılmış bir simülasyondan ibaret olduğu neyse ki mahkeme kanalıyla resmen tescillenmiş oldu.
 
İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi’ne esas hakkındaki mütalaasını veren Cumhuriyet Savcısı Abdurrahman Hacısalihoğlu, Yargıtay’ın esastan bozma kararını teyiden kanaatini şöyle beyan etti: “Ergenekon adlı bir ‘terör örgütü’nün varlığı ispat edilememiştir.” Adı Ergenekon veya başka bir şey ama örgüt veya terör örgütü mahiyetinde değerlendirilebilecek herhangi bir illegal suç teşekkülüne rastlayamamış savcılık, enteresan. Bize enteresan geliyor ama mütalaada 199 sanığın tüm suçlardan beraatına veya zamanaşımı ve ölüm nedeniyle davaların düşürülmesine karar verilmesi talep edildi. 
 
Sivil Bunların Hepsi, Sivil!
 
İçinde Hükümet’e ihtarlar veren ordu komutanlarından 28 Şubat cuntasının emir eri rektörlerine, komitacılık faaliyetleri tescilli Maocu-Kemalist örgütlerden darbeye zemin hazırlamak için sokakları hareketlendirmek üzere durumdan vazife çıkaran gazeteci, sivil toplumcu, akademisyen, mafya şeflerinden oluşan zanlıları “sivil faaliyet ve eylemler” içinde değerlendirince elbette tamamına beraat talep edilecek. Hükümeti devirme gibi bir niyet, eylem ve örgütlenme tespiti yapılamayınca tabii ki davanın çöktüğü ilan edilecek.  
 
Anayasayı ihlal, meşru Hükümeti düşürmek, askeri darbe için zemin oluşturmak sandığımız işler meğerse dernek, vakıf, parti üyelerinin toplantıları ve siyasi içerikli yazışma ve notlarından ibaretmiş. Söz konusu toplantı ve yazışmaların hemen tamamı hiç tereddüt etmeden sosyal ve siyasi faaliyet kapsamında değerlendiriliyor. Savcılık, sanıkların sosyal ve siyasi faaliyetler çerçevesinde güncel konularda yapmış oldukları görüşmelerdeki sözleri “ifade özgürlüğü” kategorisine soktuğu için örgütsel faaliyet olarak değerlendirmemiş. 
 
648 Sahifelik görüşün özetine göre savcılık mütalaası Yargıtay’ı teyid etmek üzere dört temel ve kuvvetli delile yaslanıyor. 1- Sanıklarda FETÖ aleyhine bilgi ve belge bulunduğu. 2- İrtica ile mücadele çalışmalarına karşı dezenformasyon ve algı çalışması yürütüldüğü 3- FETÖ’nün Emniyet İmamı Osman Hilmi Özdil’in 18 Nisan 2007’de Amerika’da yakalandığında üzerinde bulunan notlarda dosyadaki sanıkların isimlerinin yazılı olması. 4- 1971 yılında da var olduğu iddia edilen örgütten, Milli İstihbarat Teşkilatı, Genelkurmay Başkanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü’nün dahi haberdar olmaması. Bu dört unsuru temel alan savcılık, Yargıtay 16. Dairesi’nin ilamından hareketle hiyerarşik yapısı ortaya konulamadığı, hücre yapılanmaları arasında irtibatın ne surette sağlandığı somut delillerle ortaya konulamadığı ve örgütün nerede, ne zaman, kimler tarafından ve ne amaçla kurulduğunun somut delillerle tespit edilemediğinden hareketle TSK içinde kurulu olmakla birlikte sivil yapılanmaya da sahip olmasının olağan kabul edilemeyeceğini beyan etmekte. Nihayet; “Ergenekon örgütünün varlığı tespit edilemedi”.
 
Tehlikenin Farkında Değiliz Galiba!
 
Cumhuriyet Gazetesi’ne bomba atanların da içinde bulunduğu 26 kişinin dosyası ayrıldı ve karar için 26 Aralık tarihi ilan edildi. Evet, bir kumpas var ama bu kumpas’ın başı sonu bir ortaya konulsaydı, nerede başlayıp nerede sona erdiği açıkça belgeleriyle ilan edilseydi. Savcılık “Ele geçirilen birtakım dokümanlar”dan bahsederkenkanuna aykırı bir biçimde toplandığını beyan ediyor. Peki, kanuna aykırı biçimde elde edilmeyen dokümanlar hangileri ve o dokümanlarda neler yazıyor, kimler yer alıyor acaba? Savcılık mütalaası ve elbette ki Yargıtay 16. Dairesi bir bütün olarak darbeye teşebbüs için örgüt teşekkülü ve eylemleri dosyasını tümden kapatmak üzere hareket ederken bazı tarihsel süreçleri, eylem ve saldırıları da boşlukta bırakıp hukuku tesis edebileceğini zannediyor anlaşılan.
 
Cumhuriyet Gazetesi’nin manşetlerinden ilan edildiği üzere “Genç Subaylar Tedirgin”di. Reklam spotu görüntüsüyle korku fragmanı olarak “Mustafa Kemal’in Askerleri” tetikte tutuluyor ve kamuoyunun geniş bir kısmına karşı harekete geçirmek üzere “Tehlikenin Farkında mısınız?” parolası boşluğa mı hitap ediyordu acaba? Cumhuriyet ve Bayrak Mitingleri’yle, “Biz Kaç Kişiyiz?” kampanyalarıyla, Kubilay Yürüyüşleri’yle, yasakçı ve kabadayı rektörlerden müteşekkil provokatif mitingler hobi kabilinden organizasyonlardı herhalde. Rahip Santaro, Zirve Yayınevi ve Hrant Dink cinayetlerini FETÖ’ye kilitleyerek tertemiz bir mazi oluşturmak çok hoş ve faydalı mı görülüyor? FETÖ’yle mücadele ederken FETÖ’den ibaret karanlık ve kanlı bir mazi sonucunu hedeflemek son derece tehlikeli ve yıkıcı sonuçlar doğurur. FETÖ’yü bitirmenin, tuzaklarını boşa çıkarmanın, kumpaslarını bozmanın yolu Kemalist darbe geleneğini ve kadrolarını “vatansever masum siviller” olarak ilan etmekten geçmiyor.
 
15 Temmuz kanlı darbe girişimini 27 Nisan, 28 Şubat, 12 Eylül, 12 Mart, 27 Mayıs ve Tek Parti despotizminden ayrıştırmak siyaset ve toplumun içine düşebileceği en karanlık, en berbat ve en ölümcül bataklık olacaktır. Kumpas’ın çerçevesi hukuka uygun, tarihsel gelişmelere uyumlu ve toplumsal acılara çare olabilecek şekilde net olarak çizilmeli. Bu mütalaa hukuka değil siyasal konjonktüre hizmet ediyor ve kamuoyu vicdanında kesinlikle mahkûm edilecektir. Ergenekon’u örgüt olarak inkâr ederken Ergenekon’da müşahhaslaşan askeri vesayet ruhu ve teamüllerinin tetikte beklediğini Andımız kararı başta olmak üzere Yüksek Yargının kararları beyan etmektedir. FETÖ’ye karşı Mustafa Kemal’in Askerleri’yle ittifak ve dayanışma söylemleri ham hayalden ibarettir çünkü.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.