Sosyal Medya

Rize Bölgesini Mahveden konu Kaçak Çay'dır

Rize Ziraat Odası Başkanı Nevzat Paliç? le çay üreticisinin sorunlarını, çözümlerini ve çaya ek ürün olarak üretimi yapılan kivi meyvesini konuştuk.



Rize Ziraat Odası Başkanı Nevzat Paliç;

?Ülkemizi başta, sonra bölgemizi bilhassa Rize bölgesini mahveden kaçak çaydır?

 

?Rize Ziraat Odası Başkanı Nevzat Paliç? le çay üreticisinin sorunlarını, çözümlerini ve çaya ek ürün olarak üretimi yapılan kivi meyvesini konuştuk.

? Ben 2006 yılının başlarında tüm platformlarda ?kaçak çay geliyor? diye feryat ederken, bize hiç kimse sormadı nedir, nasıl geliyor diye. Bizim bunu tutup yakalamamız mümkün değil, jandarmamız, polisimiz bizim yok. Devletin elinde olan bir şey. Biz ancak duyum olarak alıyoruz. Bunlar Türkiye?de gizli kapaklı satılmadı ki.40 bin ton çay iki bin tır dolusu çay yapar. Bu kadar çayı gizleyerek satmaları mümkün değil. 2 bin tır dolusu çayı görmedim dersen bakmadın görmedin. Görmek istemedin.

? Bizim bu bölgede kiviye devlet desteği şart. Çünkü kivi ilk ürünümüzdür. Bu bölgemizde çok kaliteli yetişmektedir. Ülkemizin tüketimi her sene artmaktadır. Türkiye?deki üretim on bin ton civarındadır. Hem bu bölgedeki kapasitemizin 50 bin ton civarında olması, hemde ülkemizin ilerde 100 bin ton tüketimi aşacağına inanıyorum?

 

Rize'de 210 bin çay üreticisi var. Çayın ve çay üreticisinin en büyük sıkıntısı, özel sektöre verdiği çayın karşılığını alamıyor. Zaman zaman verdiği yaş çayın karşılığında kuru çay alıyor. Siz Ziraat odası Başkanı olarak bu sıkıntılara nasıl bir çözüm öneririsiniz?

?Bana bu soru katıldığım birçok canlı yayın programında da soruldu. Bu günkü serbest ekonomide böyle kiÅŸiler arasında her hangi bir senet, çek almamışsa, bir akit imzalamamışsa ancak icra kanalıyla olur. Yani hiçbir zaman iÅŸte ÅŸunun parasını ondan alayım buna vereyim diye bir kanun yok.           Fakat vatandaşın on u alacağı varda ortada bir belge varsa bunu kanuni yollarla tahsil eder. 2005 senesinde aynı özel sektör vatandaÅŸa peÅŸin para vermek suretiyle çay alıyordu. Bizde bunun gerekçesi var. O zaman özel sektörle üreticinin arası çok iyi duruma gelmiÅŸti. Çok az bir aksaklıklarla beraber düzelmiÅŸti, iyi duruma gelmiÅŸti. Türkiye?nin ürettiÄŸi tüm çay Türkiye?de tüketiliyor. Hatta yeterli deÄŸil eksik bile. Bunu da açık açık ortaya koyabiliyoruz. Stokumuzda olduÄŸundan 2003 te ürettiÄŸimiz tüm çaydan 20 bin ton daha fazla içtik. 2004 te de aynı ÅŸekilde içtik.2005 senesinde de içtik. Bütün özel sektör ve çaykur olmak üzere özel sektörün elinde hiç stok kalmamışken Çaykur?un elinde bulundurması gereken stokun altına düştük. O gün 2005 te çay alan özel sektör 2006 da bizim beklentimiz 50?100 Çaykur?dan daha fazla para vereceÄŸiz beklentisiydi. EÄŸer biz ürettiÄŸimiz çayı içememiÅŸ olsaydık bu stokları nasıl ettik. Ãœstelik 3?5 bin ton yasal olarak ithal etmemize raÄŸmen. Demek ki ürettiÄŸimiz çaydan fazlasını tüketiyoruz. Çay tüketiminde dünyada birinciyiz. KiÅŸi başına 3 kg. nın üzerinde çay tüketiyoruz. Bizim çaylarımız bize yeterli deÄŸil. Onun için nasıl oluyor da bizim başımıza sıkıntı açıyor. Ä°ÅŸte bunu aramamız lazım.2006 nın başında ülkemize giren çok miktarda kaçak çay, kalitesiz çay, saÄŸlıksız çay. Bunlar girmesi suretiyle bizim bu bölgede de birkaç tane özel sektör buna ışık tutarak, kendi paketleriyle karıştırarak piyasaya sürmelerine sebep olmuÅŸtur. Tahminlerimize göre kırk bin ton ve elli bin ton arası bir fazlalık 2006 senesinde meydana gelmiÅŸtir. Çaykur genel Müdürlüğü yılda 110?115 ton kuru çayını kendi ülkemizde pazarlıyor. Çaykur bu miktardaki çayı satmasına raÄŸmen özel sektörün elinde böyle bir stok oluÅŸtu. Bu stoktan dolayı özel sektör 2006 yılında birçoÄŸu ? çay almıyorum. Alırsam istediÄŸim zamanda parasını veririm? ÅŸekline dönüştü. Yani biz açık vermek gerekirken fazlalık ile karşılaÅŸtık. O fazlalığı 2007 de de özel sektörümüzün parasını ödeyenler dahi bu gün birçoÄŸu Maliye tarafından icrada. 15?20 tanesi aksaklık yapmıştır. Kendi paketine koymuÅŸ karıştırmış satmıştır. Bu olay hem kendine zarar vermiÅŸ, hem bölge üreticisine zarar vermiÅŸtir. Çaykur?un hem kaliteli çay üretmesi, hem de herhangi bir kaçağın çaykur?da olması mümkün olmadığından çaykur yine konumunu korumuÅŸ, müşterisine çayını pazarlamış, fakat bu iÅŸten zarar gören birkaç tane özel sektör olmuÅŸtur. Dolayısıyla kendileri zarar görmüş üretici de zarar görmüştür. Bir özel sektör battığı zaman bundan üreticiye borcu olduÄŸundan üretici zarar yapmış olacaktır?

 

Nevzat PALİÇ ile Dilek ASLAN görüştü.

 

Kaçak çayın ülkeye girişi önlenemez mi?

?Ben 2006 yılının başlarında tüm platformlarda ?kaçak çay geliyor? diye feryat ederken, bize hiç kimse sormadı nedir, nasıl geliyor diye. Bizim bunu tutup yakalamamız mümkün değil, jandarmamız, polisimiz bizim yok. Devletin elinde olan bir şey. Biz ancak duyum olarak alıyoruz. Bunlar Türkiye?de gizli kapaklı satılmadı ki.40 bin ton çay iki bin tır dolusu çay yapar. Bu kadar çayı gizleyerek satmaları mümkün değil. 2 bin tır dolusu çayı görmedim dersen bakmadın görmedin. Görmek istemedin. Ben canlı yayınlarda ?bunları yakalardım ?deyince vatandaş sordu ?nasıl yakalarsın? Özel sektör 4 YTL?ye kilosunu mal ederken, 2YTL? ye şurada açık çay satılıyor ise o çayı alır bir tahlil eder. Ben olsam ne çayı olduğunu bakardım. Hijyenik mi değil mi, nerden geldi, nasıl geldi. Ama bunları arayan soran, tahlil eden olmadı. Aradan bir, 1,5 yıl geçtikten sonra yok şurada 3 ton, 5 ton çay yakalandı gibi duyumlar alıyoruz. İddia ediyorum. Ülkemizde göz yumulmadıktan sonra hiçbir zaman kaçak çayın girmesi olanaksızdır. Çünkü bunun hacmi geniştir. Ülkemizi başta, sonra bölgemizi bilhassa Rize bölgesini mahveden kaçak çaydır?

Peki, Rize?de Çay İhtisas Gümrüğünün kurulması kaçak çayın olmasını engellemeyecek mi, sizce ne kadar faydası olacak?

? Çay Ä°htisas Gümrüğünün Rize?de kurulmasını ben memnuniyetle karşılıyorum.  Bunun hep arkasında oluruz. Fakat aynı Gümrüğün Ä°stanbul? da da kurulmasını tasvip etmiyorum. Çünkü Rize?de kurulmasının bir anlamı kalmadığını düşünüyorum. O zaman insanlar çayın yurt dışından ne kadar geldiÄŸini görür. Gümrükten girdiÄŸi zaman bunun kilosunda yüzde 145 gümrük var. Tahminim 2 milyon civarı. Adam 2 milyonun altında çay satıyor. Biz yasal yoldan giren hiçbir ÅŸeye karşı deÄŸiliz. Hiç bir ÅŸeyde bizi etkilemiyor. Bizi etkileyen saÄŸlıksız, kalitesiz kaçak olarak giren çaylardır. Bunlar da çok düşük fiyata bizim çaylarla karıştırılmak suretiyle satılıyor. Bundan hem özel sektör hemde üreticide zarar görüyor. DoÄŸu bölgemizde vatandaÅŸlarımızın kaçak çaya karşı damak tadında bir alışkanlıkları olmuÅŸ.  Seylan çayı dediÄŸimiz çay mısır çarşısında da satılıyor. Kilosu 17?18 milyon YTL. Bu çay öyle ucuz bir çay deÄŸil. Zaten bu çayları yasal yoldan ithal edilecek çaylarında bize zararı yok. Çünkü onlar bizim fiyatlarımızın çok üstünde olurlar. Gümrükler, kontrol ne için var. Bizim bir önerimiz daha var. Ebetteki her yerde, her memur çaydan anlamıyor olabilir. Fakat biz bir üst çay konseyinin kurulması bunda hiçbir iltimasın, hiçbir kayırma canın olmayacağı bunun içerisinde Çaykur, Ziraat Odaları, Borsa, özel sektör, Ticaret Borsası. Bunların içerisinde çay Borsası da kurulsa memnun oluruz. Böyle bir üst komisyon kurulsa vereceÄŸi ceza, alacağı kararlar geçerli olur. Sadece Tarım Ä°l Müdürlüğündeki memurlar yeterli ceza müeyyideleri uygulayacak yetkiye sahip deÄŸiller kanaatindeyim. Kalitesiz çay üretimi de bizim için bir sıkıntıdır. VatandaÅŸa yüzde bir kar ediyor, Yüzde 99 zarar ediyor. Mutlaka onuncu ayın sonu itibariyle tüm çay fabrikalarının kapanması lazım. Yani üretici olmaması lazım. Ä°ÅŸte basında reklam ediliyor. ?kuru çay karşılığı çay alınır? bunlar da bize çok büyük zarardır. Ä°limizde 11 ve 12. Ayda çay tarımı yapılmaz. Mümkün deÄŸildir. Dışarıdan kiralamak suretiyle çöpten çay yapan olanları görüyoruz. Bunlarında önlemi alınması lazım. Marketlerde olsun, paketlemelerde olsun. Çok sıkı denetimler yapılması lazım?

Çaykur Genel Müdürü Sayın Ekrem Yüce?nin ve Çaykur?un çalışmalarını nasıl buluyorsunuz?

?Çaykur Genel Müdürlüğünü baÅŸarılı buluyoruz. Çay Ä°ÅŸletmeleri çay sektörünün lokomotifidir. GeçmiÅŸte olduÄŸu gibi bazı aksaklıkları vardı.  Genel Müdürümüz Sayın Ekrem Yüce?nin baÅŸarılı çalışmalarından son derece memnunuz. Ama daha da ileriye gitmesini talep ediyoruz. Çaykur?un zaafa düştüğü tek nokta özel sektörden ileri geliyor. Çaykur?un çay iÅŸlemesinin iki katı özel sektörde var.2005 senesinde yüzde 51 çaykur yaÅŸ çay alırken, yüzde 49 özel sektör aldı. 2006 da Çaykur yüzde 65 alırken, özel sektör yüzde 35 aldı. 2007 de özel sektörün daha da düştüğünü görüyoruz. Özel sektörün elinde bulunan o stok ve dışarıdan gelen kaçak çay dolayısıyla özel sektör çay almaktan vazgeçti. Bundan dolayı vatandaşımız hem parasını alabilme açısından, hem güvenilir açısından sadece Çaykur?a güvenerek çayını vermeye teÅŸebbüs ediyor ondan dolayı da çaykur?da izdihamlar oluÅŸuyor. Ondan dolayı da Çaykur günlük kontenjanını uygulamak zorunda kalıyor. Vatandaşımız bu yüzden eziyet çekiyor, maÄŸdur oluyor. Özel sektör fabrikaları mutlaka vatandaÅŸa yönelecek, çay almaya koÅŸacak. Çay üreticisine güven verecek. Ãœretici, çay paramı alabilecek miyim, ne zaman alacağım diye düşünmeyecek Çaykur?a da o kadar yük kalmayacak. Çay gerçek deÄŸerini bulacaktır. Allah izin verirde ülkemize 2008 de kaçak çay girmese o zamanlara kadar oluÅŸan bu fazlalık eriyecek. 2008 de Yine bütün stokları bitmiÅŸ olacaktır. Zaten Çaykur ile vatandaşın arasında fazla bir sorun yoktur?

Üreticiye ayrıca verilen doğrudan desteğin tapuya değil de kişinin kullandığı mala verilmesini savunurken tam tersi oldu. Son anda çıkan kararnameyle 90 YTL?lik primler tapulara verildi. Türkiye?de tapu sorunları tam çözülmeden neden doğrudan destek gelirleri tapulara verildi?

?Prim hem özel sektöre destek olmuÅŸtur hem Çaykur?a. Önceden sadece Çaykur? a ödenen hazine desteÄŸine özel sektör ÅŸikâyetçi oluyordu. Diyordu ki o destekleniyor biz desteklenmiyoruz. Bu primin verilmesi suretiyle hem tüm çay sektörü kayıt altına gelmiÅŸ, her iki sektör de bundan yararlanmıştır. DoÄŸrudan gelir desteÄŸine gelince çayın bu priminin ödenmesinin saÄŸlanmasıyla Çiftçi kayıtlı sistemine kayıtlı olanlar yaralanır diye çıktı.  Bu kanun yapılırken Türkiye genelinde yapıldı. Biz ondan sonra Çiftçi Kayıt Sistemine kayıtlı olan kesimin yüzde 20 yi aÅŸmadığını, yüzde 80 inin bunu alamayacağını görünce devlet ayrıca kararname çıkarttı. Kararname her sene çıkmak mecburiyetinde olduÄŸu için hatta bizim teklifimiz var. Bunu kanuna ilave edelim diye. Devletin ruhsat verdiÄŸi alanlar bu desteklerden yararlanır ibaresidir. Bu ibare bu kanuna koyulsa her sene böyle bir kararnameye gerek kalmayacak. Tabii ki devletimizin bunu göz ardı etmesi mümkün deÄŸil. DoÄŸrudan destek?in üst sınırı 500 dönüm. Alt sınırı bir dönüm. Bunun da bizim ilimizin arazi yapıları, yani tapular yüzde 80 i beÅŸ dönümün altındadır. Yani bir dönüm iki dönümdür. Dönümüne daha önce 16 milyon lira prim ödeniyordu. Åžimdi on milyona düştü. VatandaÅŸ Ä°ki dönüm prim alacağım diye böyle bir muamele yapmaya giriÅŸmiyor.35 bin 700 üyesi olan merkez odamızda 3500, 117 bin üyemiz olan Rize genelinde 21 bin kiÅŸi. Onun için bunları gündeme getiriyoruz. Åžu andaki Milletvekillerimiz den de talebimiz var. Bir sorun daha var. Bundan önceki parlamentonun çıkardığı bir kanun bizim bölgemize çok uygundur.2005 in 7. Ayın 19 unda tarım arazilerinin ölülerin mallarını dirilere devretmek 2007 nın 7. Ayın 19 una kadar bedavaydı. Bu bölgelerde tapularımızda çalılık yazıyor. Bunlarında tapu kadar masrafı tutuyor. Bu kanununun gerekirse bir yıl, gerekirse 2 sene uzatılması için tüm basında canlı yayınlarda konuÅŸtum. Tapu daireleri günlük yaptığı iÅŸlerin haricinde ekstradan olduÄŸu için 4 ay 5 ay gün vermek durumunda kaldı. Geriye kaldığı günlerde de bu kanundan yararlanamıyor. Ä°nÅŸallah yeni meclis bunları ?devletin ruhsat verdiÄŸi alanlardan yararlanır? ibaresini kanuna eklerler. Bunun için çaykur?un resmi kayıtlarını esas almamışlar?

 

 

1946?da yapılan haritaya göre bir çok vatandaşın çaylıkları orman olarak gözüküyor.siz üretici ve sivil toplum örgütü olarak bı konunun çözümü  ile ilgili neler yaptınız ve  hükümetten neler bekliyorsunuz?

?Bizim bu bölgedeki orman farklı.Vatandaş ormanı işgal eder normalde. Ama burada bizim arazimizi işgal ediyor. Yani beş yıl bir araziye gitmeyince orman oluyor.Bu bölgedeki çalışmalarımız içerisinde eski Çaykur genel müdürmüz Tuncer Ergüven?in çalışmalarına katkıda bulunduk.Burada da ormanla ilgili birkaç toplantı yapıldı.Biz ziraat Odası olarak buradaki vatandaşlarımızın mağduriyetini biliyoruz. Hatta Salarha bölgesi çaybaşı köyü dediğimiz yerin muhtar arkadaşımız halkına iyilik yapabilmek için öncelikle kadastro yapmaya teşebbüs etti. Kadastrosunu yaptı. Köyde hemen hemen herkes cezaya çarptırıldı. Biz ondan sonra bir çoklarında bilgilendirme toplantıları yaptık. Bunun devletçe çözümü vatandaşlara ormanları satmakla çözülür inancındayız. Bu yasa çıkarsa vatandaş cüzi fiyatla kendi malını satın almak suretiyle vatandaşa satılırsa vatandaş buna razı?

Kasım ayında kivi hasatı baÅŸlanacak. Rize?de ne kadar kivi üretimi yapılıyor. VatandaÅŸ çaya ek ürün olarak  kiviye yeterli desteÄŸi gösterdi mi?

?2006 yılında 4 bin ton civarında kivi üretimi bölgemizde gerçekleÅŸti.2006 yılında çok kaliteli kivi ürettik.Kivinin yüzde 90 ı 80 gramın üzerinde oldu.Bu sene de yine çok kaliteli kivi bekliyoruz.dalında oluÅŸan kivileri gözetliyoruz. Yine tahminen 4,500 ve 5 bine yakın kivi üreteceÄŸiz. Kivinin hasat zamanı bu bölgede 20-25 Kasım dadır.Kivinin ÅŸekerleme oranı 6,5 un üzerine çıkması gerekiyor. Bazı vatandaÅŸlarımız burada endiÅŸeye kapılıyor. ? Ben satamam, elimde kalır? gibi. Halbuki pazarlamada hiçbir sorunumuz yok.Burada sorunumuz olan tek ÅŸey yeterli depomuzun olmayışı.Åžu anda Yılmaz Çoruh bey Akarsu bölgesinde bir  depo yapıyorlar. Bu sene bitecek. Bölgemiz için iyi olacaktır. Yeterli deÄŸildir. Birde özel Ä°darenin kivi ,için yapılmış soÄŸuk hava deposu kivi için kullanılmış. Fakat bu güne kadar ÅŸartnamelerinde kivi koymak ÅŸartı vardı. Ä°halede o ÅŸartlar kaldırılmış bir balıkçı kiralamış.EÄŸer bu depoya balık konduÄŸu zaman daha geri dönüşü olmayacak.Bizde bunu yetkililerimize, Sayın Valimize sözlü olarak duyurduk. Bu depoya balık koyulduÄŸu zaman daha kesinlikle kullanamayacağımızı ve oradaki tesisat çok pahalı bir tesisat.Bundan beÅŸ yıl önce 1 trilyon 750 Milyar harcanarak yapılmış bir depo. Yeri belediye tarafından hibbe edilmiÅŸ.Ama balıkçı deposu normal ÅŸoklama deposudur. Kivi deposunu yapmak çok zor ve meÅŸakkatli olduÄŸundan olan depolarıda elden çıkartmamamız gerekir. Bizim bu bölgede kiviye devlet desteÄŸi ÅŸart.Çünkü  kivi ilk ürünümüzdür. Bu bölgemizde çok kaliteli yetiÅŸmektedir. Ãœlkemizin tüketimi her sene  artmaktadır. Türkiye?deki üretim on bin ton civarındadır. Hem bu bölgedeki kapasitemizin 50 bin ton civarında olması, hemde ülkemizin ilerde 100 bin ton tüketimi aÅŸacağına inanıyorum?

 

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.