Bugün Neşet Ertaş'ın ölümünün yıldönümü

Follow @dusuncemektebi2

Ä°zmir'de bir haftadır hastanede tedavi gören Türk Halk MüziÄŸi'nin efsane isimlerinden NeÅŸet ErtaÅŸ, 74 yaşında hayatını kaybetti. Türk Halk MüziÄŸi bestecisi, söz yazarı ve yorumcusu NeÅŸet ErtaÅŸ Ä°zmir'de tedavi gördüÄŸü hastanede hayatını kaybetti.

Önceki hafta rahatsızlanarak yakınları tarafından hastaneye kaldırılan ve onkoloji servisinde tedavi altına alınan ErtaÅŸ, dün yoÄŸun bakım servisine kaldırılmıştı.

NeÅŸet ErtaÅŸ, geçtiÄŸimiz hafta öldüÄŸüne dair haberlerin çıkması üzerine sosyal paylaşım sitesi Twitter'dan açıklama yapmıştı.



NEÅžET ERTAÅž KÄ°MDÄ°R?

Türk halk müziÄŸinin efsane ismi NeÅŸet ErtaÅŸ 74 yaşında Ä°zmir’de tedavi gördüÄŸü hastanede vefat etti. Ä°ÅŸte büyük ustanın yaÅŸam öyküsü…

NeÅŸet ErtaÅŸ, 1938′de KırÅŸehir’de doÄŸdu. Abdal müzisyen olarak da tarif edilir. Bozkırın Tezenesi olarak da bilinir. KırÅŸehir Abdal’larındandır.

Babası saz ustası Muharrem ErtaÅŸ, annesi Döne hanımdır. Annesinin ölümünden babası ve kardeÅŸleriyle birlikte sonra köyüne yerleÅŸmiÅŸlerdir ve çocukluÄŸu bu köyde geçmiÅŸtir. ErtaÅŸ, ilkokula gittiÄŸi yıllarda önce keman, sonra da baÄŸlama çalmayı öÄŸrendi. Babası Muharrem ErtaÅŸ ile birlikte yörenin düÄŸünlerinde sazı ile çalıp sesi ile türküler söylemeye baÅŸladı. ErtaÅŸ, etkilendiÄŸi tek kiÅŸinin babası Muharrem ErtaÅŸ olduÄŸunu söyler. Kendi ifadesi ile bunu ÅŸu ÅŸekilde ifade eder; “Babamla ben aynı ruhun insanlarıyız.”.

NeÅŸet ErtaÅŸ, 1950′li yılların sonunda Ä°stanbul’a gelerek ilk plağını “Neden Garip Garip Ötersin Bülbül” adı ile babası Muharrem ErtaÅŸ’a ait bir türküyle çıkardı. Halk tarafından çok beÄŸenilen bu plağı ardından diÄŸer plak, kaset ve halk konserleri takip eder. Daha sonra NeÅŸet ErtaÅŸ Ankara’ya yerleÅŸir. Burada yaÅŸadığı saÄŸlık sorunları nedeniyle kardeÅŸinin daveti üzerine Almanya’ya gider. Çocuklarının eÄŸitimi ve sanatsal çalışmalarından dolayı uzun bir süre Almanya’da kalan sanatçı, 2000 yılında Ä°stanbul’da verdiÄŸi konserle sahne hayatına geri dönmüÅŸtür.

Demirel zamanında kendisine sunulan ‘devlet sanatçılığı’ ünvanını; “O dönem Süleyman Demirel cumhurbaÅŸkanıydı. Devlet sanatçılığı bana teklif edildi. Ben, ‘hepimiz bu devletin sanatçısıyız, ayrıca bir devlet sanatçısı sıfatı bana ayrımcılık geliyor’ diyerek teklifi kabul etmedim. Ben halkın sanatçısı olarak kalırsam benim için en büyük mutluluk bu. Åžimdiye kadar devletten bir kuruÅŸ almadım, bir tek TBMM tarafından üstün hizmet ödülünü kabul ettim. Onu da bu kültüre hizmet eden ecdatlarımız adına aldım.” diyerek geri çevirmiÅŸtir. Fakat halk büyük destek vermiÅŸ ve NeÅŸet ErtaÅŸ adeta yaÅŸayan bir efsane olmuÅŸtur. Unesco tarafından yaÅŸayan insan hazinesi kabul edilen ErtaÅŸ, 25 Nisan 2011 tarihinde Ä°TÜ Devlet konservatuarı tarafından fahri doktora ödülüne layık görülmüÅŸtür.

***

BaÄŸlama ve türkü deyince akla ilk gelen isimlerden NeÅŸet ErtaÅŸ, 1938′de KırÅŸehir’de doÄŸdu.

ÇocukluÄŸu Kırtıllar köyünde geçen ErtaÅŸ, müzikle babası saz ustası Muharrem ErtaÅŸ sayesinde ilkokul yıllarında tanıştı.

Önce keman, ardından baÄŸlama çalmayı öÄŸrendi. Babasıyla birlikte yörenin düÄŸünlerinde saz çalıp türkü söylemeye baÅŸladı.

Profesyonel müzik hayatına 1950′li yılların sonunda Ä°stanbul’a gidiÅŸiyle baÅŸladı.

Ä°lk plağı “Neden Garip Ötersin Bülbül”ü iÅŸte bu yıllarda kaydetti. Çok sevilen plağın ardından yenileri geldi, konserler baÅŸladı.

Halk ozanı bir süre sonra yeniden Ä°ç Anadolu’ya döndü ve Ankara’ya yerleÅŸti.

23 YIL SONRA TÜRKÄ°YE’YE DÖNDÜ
SaÄŸlık sorunları nedeniyle kardeÅŸinin yanına, Almanya’ya giden ErtaÅŸ’ın 23 yıllık vatan hasreti de baÅŸlamış oldu.

2000 yılında Ä°stanbul’da verdiÄŸi konserle yeniden ülkesinde sahneye döndü.

Gurbet yıllarında kendisine ErdoÄŸan Atakar tarafından takılan “Bozkırın Tezenesi” lakabı halk ozanıyla adeta bütünleÅŸti.

Süleyman Demirel zamanında kendisine sunulan ‘devlet sanatçılığı’ unvanını; “Halkın sanatçısı olarak kalmak, benim için en büyük mutluluk” diyerek geri çevirdi.

UNESCO tarafından “yaÅŸayan insan hazinesi” kabul edilen ErtaÅŸ, Ä°TÜ Devlet Konservatuarı tarafından fahri doktora ödülüne layık görüldü.