Sosyal Medya

Trabzon

Kalemini Çamura Batır (ma ) mak......

O bizimle uğraşsa bile biz onunla kolay kolay uğraşmayacağız. Çünkü eşref-mahlûk için en büyük cezanın yok saymak olduğuna inanıyoruz.




Üç gün evvel, akÅŸam vakti telefonumuz çaldı. Bizi arayan telefonun ucundaki ses tanıdıktı ve bizi yöresel gazete temsilcisi sıfatıyla Ä°stanbul’un Trabzonluların yoÄŸun olarak yaÅŸadığı bir ilçesindeki hemÅŸehri derneÄŸine kahvaltıya davet ediyordu. Kahvaltıda o ilçenin yerel medyasıyla Karadeniz yerel medyası olacaktı.

Böyle davetleri her zaman almıyorduk, dolayısıyla “ilk kez Ä°stanbul’daki sivil toplum kuruluÅŸlarımız medyanın dertlerini dinleyecek” diye sevine sevine daveti kabul ettik ve sabah yollara düÅŸtük gittik. Gerçekten de bize söylendiÄŸi gibi hem Karadeniz medyasının hem de o ilçenin yerel medyasının mensupları oradaydı. Yalnız ilçenin üst düzey bir kamu görevlisinin de geleceÄŸinden haberimiz yoktu. Toplantının ilerleyen dakikalarında öÄŸrendiÄŸimize göre sabah erkenden davet edilmiÅŸ, o da bu kuymak ziyafetini kaçırmak istememiÅŸ. Zaten Trabzonluları pek severmiÅŸ…

Bir de baktık ki, protokol ve nezaket icabı ilk (aynı zamanda son) söz kendisine verilen sayın kamu görevlisi hepimizden dertli… Bölgede faaliyet gösteren yerel medyanın yaptığı haberciliÄŸi hiç beÄŸenmediÄŸini, onların yüzünden rahat çalışamadıklarını söyleyerek söze baÅŸlayan sayın kamu görevlisi, çok geçmeden geçmiÅŸte görev yaptığı bölgelerle ilgili anı, gözlem ve tespitlerine daldı ve toplantı bitene kadar da çıkamadı. Yaklaşık iki saatlik süre zarfında canım ülkemizde son derece verimli ve faydalı bir ufuk turu yaptık, idealizmin doruklarında dolaÅŸtık, memleketin en önemli sorunu hakkında fikir alışveriÅŸinde bulunduk. Ciddi manada istifade ettiÄŸimi söyleyebilirim. Gerçi biz oraya baÅŸka bir amaç için davet edilmiÅŸtik galiba ama olsun, zararı yoktu. Bir sürü bilgi edinmiÅŸ, üstüne üstlük mükellef bir kahvaltıyla da adam akıllı karnımızı doyurmuÅŸtuk. Bundan iyisi, Åžam’da kayısıydı…

Bu aslında bir yol kazasıydı ve kimsenin suçu yoktu. Toplantıyı organize edenlerden biri, sabah yatağından kalktıktan sonra aklına eseni yapmış, toplantının daha bir üst düzeyde geçmesi için –söz konusu görevlinin kendi ifadesiyle- herhangi bir kamu görevlisi olmayan üst düzey yetkiliyi davet etmiÅŸ, o da gelmiÅŸ ve çok sevdiÄŸi Trabzonluları engin bilgi ve deneyimleriyle aydınlatmadan kendini alamamıştı.

Ancak… Toplantıdan birkaç saat sonra kulağımıza -tamamen bir rastlantı sonucu- gelen cümle fena halde keyfimizi kaçırdı. Kulağımıza gelen dediysek bir aracı vasıtasıyla deÄŸil, bizzat cümlenin sahibinin aÄŸzından duyduk. Gazeteciler olarak, toplantıda yeyip içtiÄŸimizle yetinmemiz gerektiÄŸini söylüyordu o sesin sahibi, bizim duyduÄŸumuzdan habersiz olarak.

Ne diyeceÄŸimi, ne düÅŸüneceÄŸimi bilemedim. Bu nasıl bir kahvaltıydı da biz farkında olamamıştık acaba? Hem olsa ne olacaktı, ailemle yapacağım en mütevazi kahvaltıya senin kuÅŸ sütü kuru üzümünü deÄŸiÅŸir miydim? Bunlar ayrıntı tabiî, önemli olan sözün sahibinin gazetecilere olan bakış açısıydı.

Bırakın gazeteciliÄŸimi, ömrü hayatımda bu kadar aÅŸağılandığımı hatırlamıyorum. Böyle davranmak ve söylemekle yanlış bir ÅŸey yapmadığına inandığını zannettiÄŸim ÅŸahısla uÄŸraÅŸmak niyetinde deÄŸilim. Zaten ÅŸahıslar deÄŸil, kurum ve kavramlar üzerine söz söylüyor, kalem oynatıyoruz. Fakat bu olaydan yola çıkarak örnekleme yöntemiyle, Ä°stanbul’da çok önem verdiÄŸimiz, gelecekte de çok önemli bir konuma geleceklerine inandığımız sivil toplum kuruluÅŸlarımızı kimlerin yönettiÄŸi hakkında çok çarpıcı bir sonuca ulaÅŸtığımızı düÅŸünüyoruz. Biz de bundan böyle bu örnekten yola çıkarak kendimize bir politika belirleyeceÄŸiz. Sözün sahibini de Allah’a havale ediyoruz. O bizimle uÄŸraÅŸsa bile biz onunla kolay kolay uÄŸraÅŸmayacağız. Çünkü eÅŸref-mahlûk için en büyük cezanın yok saymak olduÄŸuna inanıyoruz.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.