RÖPORTAJ
?Karadenizli Refleksi Başarımızın Temelidir?
Ak Parti İstanbul İl Başkanı Trabzonlu hemşerimiz Aziz Babuşçu ile güzel bir röportaj gerçekleştirdik. Sanattan siyasete, spordan sivil topluma, hemşerilik konularına kadar birçok konuyu mercek altına yatırma imkanı bulduk.
Follow @dusuncemektebi2
Öncelikle şunu söylemeliyiz ki, Sayın Babuşçu her yönüyle bizden biri. Birinin kendi kendiyle röportaj yapması ilk başta kolay görünse de zor. İnsanın kendi kendini sıkıştırması, kendi sözlerini sorgulaması hiç de kolay şeyler değil. Sayın Babuşçu?ya yoğun işleri arasında bize vakit ayırdığı için teşekkür ediyoruz TAKA: Aziz Babuşçu kimdir ve kendini nasıl tanımlar? BABUŞÇU: İnsanın kendinden söz etmesi hem zor hem de şık gelmez bana. Önemli olan dostlarımızın, kardeşlerimizin hakkımızdaki görüşleridir. Ama illa da genel çizgilerle bir şeyler söylemek gerekirse, idealleri olan ve bu ideallere ulaşmak için gücü çerçevesinde bir şeyler yapmaya çalışan bir kardeşinizim diyebilirim. TAKA: Başbakan`ın genel başkanlığında tek başına iktidar olan bir partide ve İstanbul gibi bir metropolde il başkanlığı yapmak nasıl bir duygu? BABUŞÇU: Çok güzel ve onur verici bir duygu. Ama bir o kadar da sorumluluk ve ödev yükleyen bir duygu. İstanbul Türkiye?nin kalbi. Demografik yapısı itibarıyla Türkiye?nin bir özeti de aynı zamanda. Öte yandan Avrupa?nın hatta küresel dünyanın en önemli kentlerinden biri. İmparatorluklara başkentlik, medeniyetlere ev sahipliği yapmış bir şehir. Genel başkanımızın da sıklıkla ifade ettiği gibi İstanbul bizim için asla bitmeyecek bir sevdanın adıdır. TAKA: İstanbul?un demografik yapısı çok çeşitlendi bu haliyle de çok farklı unsurlar İstanbul?da yer buluyor ve her birinin ayrı ayrı talepleri var siz bu çeşitlilik içinde herkesi kucaklayan ve yan yana yaşatmayı başaran tek siyasi organizasyonsunuz. Bu çeşitliliği yan yana tutma olayına nasıl bakıyorsunuz ? BABUŞÇU: Eskilerin güzel bir deyimi vardır: Kesret içinde vahdet. Günümüz Türkçesiyle söylersek, çokluk içinde birlik. Böyle bir tablo her zaman daha çok zenginlik, daha çok gelişme demektir. Yekparelikte tek düzelik vardır. Oysa çeşitlilik değişik renklerin bir araya getirdiği gökkuşağı gibi ahenkli güzellikler sunar bize. Önemli olan çeşitliliğin bir kaos ve karmaşa değil, halının desenleri gibi güzellik, estetik ve zenginlik üretmesidir. Bu bağlamda biz İstanbul?un bütün renklerini seviyor, hepsine aynı şevkle hizmet etmeyi siyaset ilkelerimizin ve medeniyet anlayışımızın bir gereği olarak görüyoruz. TAKA: İstanbullunun kafasında hep arkaya ittiği bir deprem korkusu da var, siz depreme dönük çalışmaları takip ediyor musunuz? BABUŞÇU: Elbette. En başta sayın Başbakanımızın İstanbul?a olan özel ilgisi belli zaten. Deprem olasılığına karşı alınması gereken tedbirlerle ilgili olarak sık sık brifingler alıyor, sunumları izliyor. Biz de bu konuda her türlü çalışmayı yakından izliyor, hassasiyetle ele alıyoruz. Şimdi peş peşe rakamlar sıralayarak okuyucularınızı sıkmak istemem. Ancak yumurta kapıya dayanmadan alınması gereken ne kadar önlem, yapılması gereken ne kadar kontrol varsa titizlikle yerine getiriyoruz. Depremle ilgili eğitim çalışmalarına da büyük önem veriyoruz. Özellikle de bir deprem anında ve sonrasında nasıl davranılması gerektiğine dair kurslar düzenliyor, bilinçlendirme çalışmalarını çok önemsiyoruz. TAKA: Referandum sonrası bir değerlendirmenizde ?AK Parti olarak ulaşmakta zorluk çektiğimiz çevrelere ulaşabilmek için daha çok gayret göstereceğiz demiştiniz. Biraz açar mısınız? BABUŞÇU: Aslında biz referandum sürecinde de her yere ve her kesime ulaşmak için büyük gayret gösterdik. Maalesef bazı yerlere bizden kaynaklanmayan nedenlerle ulaşamadık. Kuşkusuz toplumun içinde bize ve partimize karşı önyargılı bakan, bizi tanımayan, tanımadığı için de hakkımızda mevhum ve muhayyel teoriler üreten çevreler var. Biz prensip olarak kimseyi dışlamıyor, ötekileştirmiyor, dinlemeye, anlamaya ve kendimizi anlatmaya çalışıyoruz. Bu çalışmalarımız aynen devam ediyor. Toplumun her kesimiyle buluşma zeminleri oluşturmak için yine değişik kesimlerden düşünce kanaat üretenlerle toplantılar yapıyor, bilimsel, akademik, sosyolojik her veriyi değerlendiriyor ve bu veriler ışığında çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Kendimizi ifade imkanı bulduğumuz her ortamda da güzel tepkiler alıyoruz. TAKA: Trabzon sizde nostaljik bir duygu bırakıyor mu? Mesela yaylaları, kemençeyi, horonu hayatınızın önemli bir yerinde yaşatıyor musunuz? BABUŞÇU: Tabii ki. Böyle bir şeyin aksi mümkün mü? Ben bir Karadeniz çocuğuyum ve Karadenizli olmanın getirdiği özellikleri üzerimde taşıyorum. Elbette Karadenizin folkloru ve müziği günlük hayatımda bir yere oturuyor. Kemençeyi duyduğumda her Karadenizlinin refleksleri oluşuyor bende de. Bazen fazla koşturmaktan dolayı kendimi yorgun hissedip gözlerimi şöyle bir kapattığımda bizim oraların serin yaylaları, çay ve fındık bahçeleri, dalgalar arasında süzülen takalar aklıma geliyor ve yüzümde huzurlu bir tebessüm oluşturuyor. Bunun olmaması mümkün mü? O topraklarda doğmuşum. Çocukluğum oralarda geçmiş. Karadenizin dağlarına tepelerine bakarak çalışmaya gitmiş babamın dönüşünü beklemişim. Kayaları döven hırçın dalgalara bakarak mermeri delenin suyun gücü değil damlaların ısrarı olduğu beynime nakşetmişim. Bir Karadeniz çocuğu olarak Karadeniz gerçeğinden nasıl uzak olabilirim ki! TAKA: Hemşeri kavramının sizde nasıl bir karşılığı var? BABUŞÇU: Her insan ülkesini sever. Her insan yaratandan ötürü yaratılanı da sever. Ancak elbette insanın hayatında hemşeri kavramının da ayrı bir yeri var. Çünkü hemşerilerinizle başka insanlarla paylaştığınıza ilaveten daha özel şeyler de paylaşırsınız. Örneğin bir horonun kanınız kaynatmasını, Karadenizin hırçın dalgalarının hayata karşı size nasıl bir duruş ilham ettiğini, çay bahçelerini, fındığı, kemençeyi, kara lahanayı, hamsiyi bir Karadenizliden başka kimle kapsamlı bir şekilde konuşabilirsiniz. Düşünün, bir yerde çay içmek için bir kıraathaneye girdiniz. Kimseyi tanımıyor, bir köşede sessiz oturuyorsunuz. O sırada bir hemşeriniz içeri girse hemen diliniz çözülür. İşte hemşerilik! Benim ilkem şudur: Herkese karşı adil olacaksın. İnsan olmanın temeli insanlara insan olduğu için adil davranmak. Buna riayet ettikten sonra ayrıca bir de hemşeri olmak elbette hayatımızın en güzel renklerinden biridir. TAKA: Karadenizle, doğduğunuz topraklarla ilişki ve iletişimleriniz nasıl? BABUŞÇU: Çok iyi. O bağ hiç kopmadı. Görevimin tüm yoğunluğuna rağmen başta memleketim Trabzon olmak üzere Karadenize sık sık gidiyorum. Annem-babam da senenin neredeyse tamamını Trabzon?da geçiriyor. Bu da oralara daha sık gitmemi tetikleyen bir başka etken. Sağ olsun hemşerilerimiz de sık sık bizi arar, bazen sorunlarını dile getirir, yardım isterler. Ben de gücüm ölçüsünde bir şeyler yaparım. Mesela benim köyümden çocuklar bana mektuplar yazdılar Hepsini de zevkle okudum ve onlara cevaplar yazdım. Okulları için bilgisayar, kırtasiye vs talepleri vardı. Onları da karşıladık. Çok mutlu oldular tabii. Ben de mutlu oldum. O çocukların yüzündeki sevinci hissedebilmek, tarifi imkansız derecede güzel bir duygu benim için. TAKA: Trabzon`un yetiştirdiği simalar her alanda, ilimde, sanatta, siyasette ün yapmış insanlar. Bugün TBMM`de 50`nin üzerinde Trabzon kökenli milletvekili var. Bu gerçeği nasıl yorumluyorsunuz? BABUŞÇU: Karadeniz insanı çalışkandır, üretkendir. Bugün birçok sektörde Karadenizli işadamlarının özel bir yeri ve etkinliği vardır. Kuşkusuz siyasette de Karadeniz çok önemli siyasetçi ve devlet adamları yetiştirmiştir. Halen Başbakanımız olan Recep Tayyip Erdoğan da hem Türkiye?miz hem de Karadenizimiz için bir iftihar vesilesidir. TAKA: Başbakanımızın Karadenizli oluşu da onun kişisel özelliklerine yansıyor, harbi delikanlı tavrı toplumda hoş bir karşılık buluyor. Bizim insanımız kendi gibi ayakları toprağa basan insanları yani sıcak insanları seviyor. Sizin kişiliğinizde de Karadenizli olmanın yansımaları var mı? BABUŞÇU: Elbette var. Mesela heyecanlıyımdır. Şuna içtenlikle inanırım, sırf heyecanla bir şey olmaz ama heyecansız da hiçbir iş başarılamaz. Ya size heyecan veren işi yapacaksınız, ya da yaptığınız işte heyecan duyacaksınız. Ortası yok. Ayrıca tipik bir Karadenizli olarak tez canlıyımdır. Bir şeyi hızla kafama koyar, kafama koyduğumu yapana kadar da rahat etmem. Öfkemi pek içimde tutmam, dışa vururum ama kin tutmam. Karadenizli hırçındır ama kin tutmaz zaten. Yine Karadenizlilere has olan inatçılığım da vardır. Ancak zaman içinde inatın da kuru kuruya bir inat değil, hakkın ve hakikatin peşinde bir inat olması gerektiğini öğreniyor insan. Bu bağlam da hem inatçıyım, hem de yanlış yaptım mı vazgeçmeyi, dönmeyi bilirim. Özür dilemeyi de erdem bilirim, tövbeyi de. TAKA: Önümüzdeki dönem sizi TBMM?de görebilecek miyiz? BABUŞÇU: Ben siyasette hiçbir zaman kendime kişisel hedefler koymadım. Şuna inandım, kendinize kişisel hedefler ve hırslar koyarsanız, zamanla o koyduğunuz şeyler uğrunda bir araç haline gelirsiniz. Oysa insana yakışan bir ideal uğrunda özne olmaktır. Bir dava uğrunda bir şeyler yapmaktır. Siyasette arkadaşlarıma hep verdiğim bir örnek var: Bir yere baş olmaya değil, duvara kaliteli bir taş olmaya bakın. Eğer iyi bir taş olursanız, duvarcı ustaları sizi duvarın en iyi yerine koyar zaten. Ayrıca tüm bunların ötesinde, insanların hayatında bir de kader çizgisi var. Biz bu dünyanın geçiciliğine inandığımız kadar her hesabın üstünde ilahi bir hesabın olduğuna da inananlardanız. Aslolan bu dünyadan hoş bir sada bırakarak gitmek. Dünya kimseye mülk değil. TAKA: Sayın Başkan mükemmel bir söyleşi oldu. Hem siyaset hem buram buram Karadeniz kokan bu söyleşi için sizlere teşekkür ediyorum.Taka okurlarına son olarak neler söyleyeceksiniz? BABUŞÇU: Benim için de son derece keyifli bir söyleşi oldu. Sohbet boyunca Karadenizin hırçın dalga seslerini duydum sanki. Çay toplayan kızların şakalaşması, yaşlı ama bilge büyüklerimizin öykülerine karıştı gözümde. Bir yandan horon ateşini, bir yandan yaylaların serinliğini hissettim. Bu vesile ile Taka okurlarına selam ve sevgilerimi sunuyorum. Hem Karadenizimiz, hem ülkemiz için her zaman ve her yerde, ?Durmak yok, çalışmaya devam? diyorum!: Aziz Babuşçu Kimdir? 1964 Trabzon/Akçaabat doğumlu. Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümü mezunu olan Babuşçu halen Mali Müşavirlik mesleğini icra ediyor. Çeşitli sivil toplum kuruluşlarında çalışmaları olan Babuşçu İstanbul Mali Müşavirler ve Muhasebeciler Derneği olarak faaliyet gösteren meslek kuruluşunun kurucu üyeliği ve Dernek Başkanlığını yaptı. Marmara Üniversitesi Mezunları ve Mensupları Derneğinin de kurucu üyeliği ve Dernek Başkanlığı görevlerinde bulundu. İstanbul Büyükşehir Belediye Meclis Üyeliği görevinde de bulunan Babuşçu bu süre içerisinde de Plan Bütçe Komisyonu Başkanlığı, Denetim Komisyonu Başkanlığı ve Grup Başkan vekilliği görevlerini ifa etti. Evli ve 4 çocuk babası olan Babuşçu orta derecede İngilizce bilmektedir. |
bu roportaj gazetemiz 'dan alınmıştır |
Henüz yorum yapılmamış.