Sosyal Medya

BALYOZ KÄ°MÄ°N ELÄ°NDE

Hürriyet yazarı Cüneyt Ülsever, ?Balyoz Planına? temel oluşturduğu öne sürülen tarihle (5 ? 7 Mart 2003) 1 Mart tezkeresinin ve Erdoğan? ın Başbakan olduğu tarihin iç içe geçmiş olduğunu hatırlattı.





BALYOZ KÄ°MÄ°N ELÄ°NDE

Hürriyet yazarı Cüneyt Ülsever, ?Balyoz Planına? temel oluşturduğu öne sürülen tarihle (5 ? 7 Mart 2003) 1 Mart tezkeresinin ve Erdoğan? ın Başbakan olduğu tarihin iç içe geçmiş olduğunu hatırlattı. O tarihlerde Erdoğan?ı zor duruma düşürecek daha kolay yöntemler varken neden TSK içinden birileri böyle bir zahmete başvursunlar diye sordu.

Cüneyt Ülsever ?Balyoz kimin elinde?? başlığını koyduğu yazısında şunları söyledi:

 

BAÅžLIKTAKÄ° soruya hukuk cevap bulacak.

Böyle bir garabeti kimin akıl ettiğine artık mahkemeler karar verecek. İddialara göre, Balyoz Hareketi Hükümet?i zor duruma düşürmek ve mümkünse sıkıyönetim ortamı yaratarak askerin siyasi alanda gücünü artırmak üzere planlanmış! Ben bugün, kronolojik açıdan, bazılarının da değindiği, iki tesadüfe parmak basacağım. 129 general ve subayın katıldığı ve Balyoz Planı?na temel oluşturan ?seminer? in tarihi:5?7 Mart 2003!

Ayrıca:

1) Ünlü tezkerenin tarihi, adı üzerinde, 1 Mart 2003.!

2) Recep Tayyip Erdoğan?a Başbakanlık yolunu açan ünlü Siirt Seçimi?nin tarihi: 9 Mart 2003. ! ? Balyoz Hareketi?nin planlandığı tarih ile ünlü ?1 Mart Tezkeresi? nin tarihi ve Erdoğan?ın Başbakan olduğu tarih iç içe geçmiş vaziyette!

* * *

1) 1 Mart Tezkeresi TBMM?de kıl payı takıldı. Hatta ?evet? oyları ?hayır? oylarından fazla çıktığı için tezkere önce kabul edilmiş gibi ilan edildi, gereken çoğunluğun sağlanamadığı sonradan anlaşıldı. O gün itibari ile Başbakan olmayan Recep Tayyip Erdoğan AKP Genel Başkanı sıfatı ile tezkerenin TBMM?den geçmesi için grubunda büyük gayret gösterdi.

Kaderin cilvesi, Erdoğan?ın iradesine rağmen reddedilen tezkere onu Ortadoğu halkının gözünde ?kahraman? yaptı!

Tezkere karşısında TSK ise o tarihte suspustu. Hâlbuki TBMM?de bir sürü milletvekili karar vermek için TSK? nın görüş beyan etmesini beklemişti. TSK? yı tavrını belirlemeye zorlamak için tezkerenin oylama tarihi değiştirilmiş ve 25 Şubat?ta yapılacak oylama 28 Şubat 2003?te gerçekleşen MGK toplantısı ardına alınmıştı (1 Mart).

Askerin susarak yanlış yaptığını Özkök de Büyükanıt de sonradan ima yolu ile de olsa kabul ettiler. TSK yakın müttefiki Pentagon?un güvenini tezkere lehine tavır belirleyememesi nedeni ile büyük oranda kayıp etti.

Eğer, TSK tezkerenin TBMM?den geçmesi için gayret sarf etseydi ve tezkere TBMM?de kabul edilseydi:

a) Erdoğan değil Ortadoğu?da kahraman olmak, kendi seçmeni önünde bile çok güç durumda kalabilirdi.

b) İddia edildiği gibi büyük sayıda şehit haberleri gelseydi, Erdoğan tamamen gözden düşerdi.

c) Savaş ortamında, hali ile komutanların etkinliği misli ile artardı.

 

* * *

2) Aynı tarihlerde Erdoğan, CHP?nin yardımı ile yasaklı olmaktan kurtuldu. Erdoğan?ın şiir okuyarak mahkûm olduğu Siirt?te seçimler hâlâ tam olarak bilmediğimiz bir nedenle tekrar edildi (9 Mart 2003) ve Erdoğan önce milletvekili, sonra Başbakan oldu.

Erdoğan?a hakkını teslim etmek amacıyla ?bir dizi olağanüstü? gelişmelerin yaşandığı bir süreçte TSK sesini hiç çıkarmadı. Hiçbir yönlendirme yapmaya kalkmadı. Bazılarının, Anayasa Mahkemesi?nin bile kararlarını TSK? nın baskısı altında aldığına inandığı ülkemizde, o tarihte Erdoğan?ın Başbakanlığı?na hiçbir itiraz sesi yükselmedi. Hatta ?devlet partisi? ve ?TSK? nın doğal müttefiki? CHP, Erdoğan?ın Başbakan olma sürecine yardımcı oldu.

 

* * *

Benim kafama takılan soru şu:

Aynı tarihlerde Erdoğan?ı zor duruma sokmak veya taçlandırmamak için çok daha kolay yöntemler varken TSK içinde birileri; cami bombalamak, uçak düşürmek dâhil, neden 5000 sayfalık bir zahmete başvurdular? Bakın beyler size bir yazı göndereyim, burada neler ve kimlerin parmağı odluğunu anlarsınız tabi olaya yanlı bakmayıp objektif olabilirseniz. Yok ABD. ci Fetocu ve AKP. yaltakcısıysanız söylenecek bir şey yok.

 

http://www.medyagunebakis.com/ 

 

Taner Bey MİT D.Bşk. lığından emekli arkadaşım, yorumsuz olarak gönderiyorum, konular tartışmağa açık. Selamlar, sevgiler..

Em. Gn. Fahrettin Aslan

 

 

5 Genelkurmay Başkanı Niçin Ergenekon İle Suçlanıyor..

TÜRK ORDUSUNA KİMLER DÜŞMAN.? KİMLER ABD'NİN HİZMETİNDE.?

 

1991'den günümüze siyasi ve askeri alanda yaşanan gelişmelerin açığa çıkmamış yönlerini aşağıda ibretle okuyacak, ülkemiz üzerinde oynanan oyunları öğreneceksiniz.

 

Lütfen bu yazıyı yakınlarınızla paylasın ve onların bilgilenmelerini sağlayın.

Özellikle genç kuşakların bilgi sahibi olmaları çok önemlidir.

Bu yazıyı okuyunca bu ülkeye neden daha fazla sahip çıkmamız gerektiğini anlıyoruz.

 

Genelkurmay Başkanı niçin Ergenekon? la suçlanıyor?

Her şey 1991 yılı başında ABD'nin Körfez saldırısı ile başladı. ABD, Bağdat'a yürümedi, Irak'ın kuzeyinde bir Kürt isyanı kışkırttı. Arkasından, Irak Ordusunun 36. enlemin kuzeyine geçmesini önleyerek buradaki Kürt oluşumunu güvence altına aldı.

ABD'nin planı şuydu: Önce Kuzey Irak'ta bir Kukla Kürt Devleti kurmak ve sağlamlaştırmak, sonra Irak'ı tümüyle işgal etmek. Kukla Devleti Türkiye'nin güneydoğusu, Suriye'nin doğusu ve İran'ın batısından koparacağı parçalarla birleştirerek Büyük Kürdistan'ı, yani İkinci İsrail'i kurmaktı. Yani: Büyük Ortadoğu Projesi (Tayyip ve Gül'ün eş başkanları olduğu proje; Bush'un deyimiyle "Haçlı Seferi")

Türkiye'deki bütün hükümetler, İncirlik'e yerleşen Çekiç Güç'ün görev süresini uzatarak ABD'nin Kuzey Irak'taki Kürt oluşumunu desteklemesine yardımcı oldular. ("ABD Ordusu ile mükemmel işbirliği!!!)

İşte Türk Ordusu bu süreçte Kuzey Irak'taki oluşum üzerinden Türkiye'nin bölünmesi tehlikesini ve tehdidini algılayınca, ABD ile cephe cepheye geldiğini anladı.

 

Ä°LK OLAY: TORUMTAY'IN Ä°STÄ°FASI

Özal'ın kuzeyden Irak'a girme emrini uygulamamak için Genelkurmay Başkanı Org. Necip Torumtay istifa etti. Böylece, Türk Ordusu, Amerikancı planlarda rol almayacağının ve direneceğinin ilk işaretini vermiş oldu. O andan itibaren Türk Ordusuna karşı Ergenekon tertibi planlanmaya başlandı. Amerikan planlarına engel olan komutanlar, Ergenekon çeteciliği ile suçlanacaktı.

 

ÖZEL HARP DAİRESİ SORGULANIYOR

Sovyet tehdidine karşı kurulmuÅŸ olan Özel Harp Dairesi ABD güdümünde idi. ama Sovyetler yıkıldığı için oradan gelen tehlike ortadan kalkmıştı.  Åžimdi ise tehdit, Kuzey Irak'taki ABD varlığından geliyordu. Dolayısıyla, ABD güdümünde olan Özel Harp Dairesi, ABD'den gelen bir tehdide karşı durmak için kullanılamazdı.

Geçmişteki Kontrgerilla eleştirileri de Ordu'da rahatsızlık yaratmıştı. Genelkurmay Başkanı Org. Doğan Güreş, Özel Harp Dairesi'ni yeniden örgütleme ve adını Özel Kuvvetler Komutanlığı (ÖKK) olarak değiştirme çözümünü uyguladı.

Yıl 1991. ÖKK' nın bölücü terörü hedef alması ve Kuzey Irak'taki Kukla Devlete karşı tavır alması, ABD denetiminden kurtulma sürecinin başlangıcıydı. Tugay düzeyindeki birlik, tümen düzeyine çıkarıldı. ÖKK, Kuzey Irak'ta ABD ile karşı karşıya geldi ve ABD tehdidine karşı uyanışın öncüsü oldu. Ankara'da ÖKK için yeni bir yerleşim yerinde yönetim ve eğitim tesisi yapımına başlandı. ABD bundan son derece rahatsız oldu, ajanları vasıtasıyla Askeri Savcılığa ÖKK tesis inşaatında yolsuzluk yapıldığı iddiasıyla dava açtırdı ve ÖKK'nın yapılandırılmasını uzun süre felce uğrattı.

 

ORG. EÅžREF BÄ°TLÄ°S'Ä°N ÅžEHÄ°T EDÄ°LMESÄ°

ABD'nin Kuzey Irak'taki Kukla Devleti planlarını bozan bir planı uygulamakta olan Org. Bitlis, Amerikan Çekiç Güç Helikopterlerinin PKKâ??ya silah ve malzeme attığını saptadı ve raporlarında bunu belirtti.

Orgeneral Eşref Bitlis işte, Jandarma Genel Komutanı olarak, Amerika'nın Türkiye'nin toprak bütünlüğünü ve güvenliğini hedef aldığını gördüğü; bu tehlikeyi önlemek için tedbirler aldığı ve ülke savunmasına yönelik bir strateji geliştirdiği için Amerika tarafından hedefe konuldu.

Org. Bitlis, helikopterle Kuzey Irak'a giderken, bu seyahat Amerika'ya haber verilmiş olduğu halde, iki Amerikan jeti yakın uçuş yaparak saldıkları yoğun egzost gazı ile helikopteri oksijensiz bırakıp motorunu durdurarak düşürme denemesi yapmışlarsa da, usta pilotumuz ani dalış manevrası ile bu suikastı boşa çıkarmıştı.

Bu suikasttan hemen sonra Amerikalılara saldırdıkları helikopterde orgeneralimiz olduğu tekrar bildirilmesine rağmen iki Amerikan jeti saldırıyı tekrarlamışlar fakat usta pilotumuz olaya tekrar hakim olabilmişti.

İkinci teşebbüs başarılı oldu. CIA tarihinin en önemli suikastı 17 Şubat 1993 günü gerçekleşti. Uçağına yapılan sabotaj sonucunda Org. Bitlis şehit edildi.

 

ÇELİK HAREKÂTI

Ağustos 1994'de Genelkurmay Başkanı olan Org. İsmail Hakkı Karadayı döneminde Eşref Bitlis Planı uygulandı, Kuzey Irak'a Çelik Harekatı yapıldı. 35 bin Mehmetçik Mart 1995'de Kuzey Irak'a girdi.

Kuzey Irak'a giren ordumuz, ABD'nin egemenlik alanına girmiş oldu. Çünkü o bölge ABD ordusunun işgali altındaydı. ABD'nin Foreign Affairs, Foreign Reports, Mediterranean Quarterly ve Joint Forces Quarterly gibi yarı resmi organları. "Türk komutanları hizadan çıktı", "Türk Ordusu ABD-Türkiye ilişkilerini bozuyor" gibi görüşlere yer vermeye başladılar.

 

GAZÄ° OLAYLARI

Çelik Harekatı öncesinde CIA'nın Moskova Ä°stasyon Åžefi, CNN televizyonundan, "Türkiye'nin karışacağını", daha doÄŸrusu Amerika'nın Türkiye'yi karıştıracağını tüm dünyaya şöyle ilan etti: "Önümüzdeki dönemde dünyanın en çok karışacak ülkesi Türkiye'dir.. .  Åžu anda Türkiye, gizli servislerin gündeminde ilk sıraya yerleÅŸmiÅŸtir."

Gazi Mahallesi tertibinden birkaç gün önce de, ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Holbruk (Holbrooke), Türkiye'nin Kuzey Irak sınırında yaptığı yığınağa dur demek için tertip yapacaklarını şöyle ilan etti:

"Kuzey Irak sınırına asker yığıyorsunuz. Önümüzdeki günlerde terör olaylarının artma ihtimali var. Oraya yapacağınız bir harekâtta dikkatli olmanızı tavsiye ederim"

CIA Åžefinin ve Holbruk'un haber verdiÄŸi gibi,12 Mart 1995 gecesi Ä°stanbul'da Gazi Mahallesi tertibi düzenlendi.  Ancak Türk Ordusu bu tehdidi önemsemedi ve Çelik Harekatı yapıldı.

 

KONTRGERİLLA (GLADYO) POLİS İÇİNE KAYDIRILIYOR

NATO tarafından NATO üyesi ülkelerde o ülkeleri komünizmden korumak için kurulan Kontrgerilla (diğer adları Gladyo ve SÜPER NATO) örgütleri, İtalyan Savcının tespit ettiği gibi, esasında CIA tarafından yönetiliyordu ve esas görevleri bu ülkelerdeki hükümetlerin ABD kontrolünden çıkmalarını önlemekti. Türkiye'de Özel Harp Dairesi işte bu kontrgerilla ile irtibatlı idi ama artık Sovyetler yıkıldığı için komünizm tehdidi kalmamış, aksine tehdit Kuzey Irak'taki ABD varlığından gelmeye başlamıştı.

Dolayısıyla, ABD güdümünde olan Özel Harp Dairesi, ABD'den gelen bir tehdide karşı durmak için kullanılamazdı. Bu açmazdan kurtulmak için 1991 yılında Özel Harp Dairesi'nin Özel Kuvvetler Komutanlığı (ÖKK)'ye dönüştürülmesi aslında bir millileştirmeydi. ABD bu kuruluştan dışlanıyor ve kuruluş, hedefini komünizme karşı mücadele yerine Kuzey Irak'tan yöneltilen tehdide karşı mücadele olarak belirliyordu.

Bunun üzerine, ABD, "Kontrgerilla yapılanmasında Türk ordusunun yerine polisi koyabilir miyiz" denemesine girişti ve Türkiye'deki operasyon merkezini polisin içine kaydırdı. 1973'den beri İçişleri Bakanlığı içinde örgütlenen "İslamcı Cunta", artık "Fethullahçı Gladyo" olarak Kontrgerilla içinde ordudan boşalan yeri alıyordu. Fethullahçı Gladyonun ilk büyük tertibi, işte bu 1995 Gazi Olaylarıdır.

 

1996 EYLÜL HAREKÂTI

ABD ordusu, özellikle Çekiç Güç, Irak'ın kuzeyinde 7,500 "CIA peşmergesi"nden oluşan bir askeri güç örgütlemişti.

Eylül 1996'da, Eşref Bitlis Planı gereğince, Barzani, Türk Genelkurmayının yönlendirmesi ile Saddam yönetimi ile işbirliği yaparak CIA peşmergelerini dağıttı. 200'e yakın ölü veren CIA peşmergeleri, ABD tarafından Guam Adası'na taşındı. ABD kaynakları, bu harekatı "ABD'nin Vietnam'dan sonraki en büyük yenilgisi" olarak değerlendirdiler.

Bu harekâttan 20 gün önce, bir Tuğgeneral, iki Albayın önünde, Aydınlık Dergisi'ne bir demeç vererek, Eşref Bitlis'in uçağının ABD'ye bağlı "Çiller Özel Örgütü"ndeki Gladyo görevlileri tarafından düşürüldüğünü açıkladı.

Aydınlık, 25 Ağustos 1996 günkü sayısında bu haberi yayımladı. Türk Ordusu, Çelik Harekâtı?nı Başbakan Çiller'e haber vermeden gerçekleştirmiş ti. Çünkü ABD vatandaşı Çiller'in ABD'ye örgütsel bağlılığı İşçi Partisi tarafından açıklanmıştı ve TSK tarafından biliniyordu.

 

28 ÅžUBAT

28 Şubat harekâtının en önemli başarısı, Fethullah Hocaya indirdiği darbe oldu. Fethullah Hoca kaçıp ABD'ye yerleşti. Mayıs 1977 YAŞ toplantısında 160 subayın irtica bağlantısı nedeniyle ordudan atılması başbakan Erbakan'a dayatıldı.

Bu uygulama, ordu içindeki Gladyo'yu, yani ABD görevlilerini temizlemek anlamına geliyordu. Çünkü artık Kontrgerilla, Fethullahçı Gladyo idi.  28 Åžubat kadrosu içinde ABD'nin Truva Atı olan Çevik Bir de, 1998 sonrasında tasfiye edildi. Bu sayede Haçlı Ä°rtica, 2002 yılı sonuna kadar iktidara el koyamadı.

 

KONTRGERİLLA, GENELKURMAY KARARGÂHINDAN ÇIKARILDI

1994 ?1998 arasında Genelkurmay Başkanı olan Org. Karadayı, ABD ve NATO yuvalanmasını, yani Kontrgerillayı Genelkurmay Karargâhından çıkardı.

Özel Kuvvetlerin milli amaçlar için kullanılmasına yönelik önlemleri geliştirdi. Özel Harp subaylarımızın Çin'in Uygur bölgesinde ve Çeçenistan'da kullanılmasına engel oldu.

 

ABD ORDUSU TÃœRKÄ°YE'YÄ° Ä°ÅžGAL TATBÄ°KATI YAPIYOR:

MILLENIUM CHALLENGE 2002

1998 yılında Genelkurmay BaÅŸkanı olan Org. KıvrıkoÄŸlu, ABD'nin bölge ülkeleri için tehdit oluÅŸturduÄŸunu açık bir dille belirtti. KıvrıkoÄŸlu, VaÅŸington ziyaretini iptal etti ve NATO döneminde ABD'yi ziyaret etmeyen ilk Genelkurmay BaÅŸkanı olarak tarihe geçti.  KıvrıkoÄŸlu, "28 Åžubat'ı BÄ°N YILLIK MÃœCADELE AZMÄ°YLE sürdürmeye kararlıyız" dedi. Yani ABD tehdidine karşı bin yıl da sürse direnilecekti. Mesajı alan ABD, aynı kelimeleri kullanarak cevap verdi:

 

BÄ°N YILIN MEYDAN OKUMASI: MILLENIUM CHALLENGE 2002

Ve ABD bu isim altında 24 Temmuz 2002'de Nevada Çölü'nde Türkiye'yi işgal tatbikatı yaptı. Bu, ABD tarihinin en büyük askeri tatbikatıydı.

 

ABD'nin en önemli yarı resmi ajansı ASSOCIATED PRESS, tatbikatın Türkiye'yi işgal senaryosu üzerine kurulu olduğunu yazdı. Deprem (bir karışıklık kastediliyor) sonrası ordu yönetime el koyuyordu. Bunun üzerine ABD Deniz Kuvvetleri ülkenin güneyindeki adayı (Kıbrıs) kuşatıyor ve 96 saat içinde hedef ülkeyi işgal ediyordu. Türk ordusunun saldırıya karşı hazırlanma müddeti olan 96 saat seçilerek, hedef ülkenin Türkiye olduğu adeta gözlere batırılıyordu

 

ABDULLAH GÜL, AMERİKA İLE GİZLİ HİZMET SÖZLEŞMESİ YAPIYOR

DışiÅŸleri Bakanlığı KoltuÄŸunu iÅŸgal eden Abdullah Gül, 2 Nisan 2003 günü ABD DışiÅŸleri Bakanı Powell ile Ankara'da 2 sayfa 9 maddelik bir gizli anlaÅŸma yaptığını itiraf etti. Haber Vatan Gazetesi'nde yayımlandı. Bu haberde Gül, anlaÅŸma içeriÄŸini açıklayamayacağını, gizli olduÄŸunu söyledi. 13 Temmuz 2003 günü, DoÄŸu Perinçek, bu gizli anlaÅŸmanın maddelerini açıkladı.  Birinci madde: "Türk askeri ve Özel Kuvvetler 4 ay içinde aÅŸamalı olarak Kuzey Irak'tan çekilecek" ÅŸeklindeydi.

 

ÇUVAL OLAYI

A. Gül'ün yaptığı bu gizli anlaşmadan 3 ay sonra, ABD ordusu, Türk askerinin başına çuval geçirdi. Çuval geçirme eylemi, gizli anlaşmanın uygulanması için bir ihtardı.

Tayyip'in "Müzik notası" vecizesi, anlaşmanın uygulanması gerektiğine ilişkin orduya yönelik bir açıklamaydı. "Biz anlaşma yaptık, Kuzey Irak'tan çık artık" diyordu Tayyip Türk Ordusuna.

 

ABD Savunma Bakanı Rumsfeld' in, Çuval Olayından sonra, BaÅŸbakanlık koltuÄŸunu iÅŸgal eden Tayyip'e gönderdiÄŸi mektupta şöyle deniyordu: "TSK (ÖKK kastediliyor)  Kuzey Irak'ta sizin bilginiz haricinde eylemler yapmaktadır" Rumsfeld, çuvalı Tayyip'in deÄŸil, Türk Ordusunun başına geçirdiklerini böyle veciz bir ÅŸekilde anlatmış oluyordu.

 

Milli devlet ve Kemalizm karşıtı pervasız açıklamalar yapan, "Milli Egemenlik ve Milli Güvenlik kavramlarının artık geçersiz olduğu" açıklamaları yaparak Orduyu zehirleyen Org. Hilmi Özkök, böylece, tarihe "başına çuval geçirilen komutan" olarak kaydedildi. Ve böylece, Ergenekoncu olarak suçlanmaktan kurtuldu.

 

ERGENEKON TERTİBİ AÇI?A ÇIKIYOR

Başına çuval geçirilmesine ve Kuzey Irak'tan çıkarılmasına rağmen akıllanmayarak sınır ötesi harekâtta ısrar eden Türk Ordusu'na karşı, Org. Torumtay zamanından beri hazırlana gelmekte olan tertip artık açığa çıkarılmalıydı. ABD'ye direnen 5 Genelkurmay Başkanı ve milli kuvvetler "Ergenekon çetesi" olarak suçlanacaktı. Suçlama belgeleri esasında çoktan hazırdı, ama Org. Özkök "Ergenekoncu" olmadığından, onun görev süresince tertip uykuya yatırılmıştı.

 

Hatırlayalım:

Tertibin uykudan uyandırılmasının ilk işareti Org. Büyükanıt' a karşı Şemdinli tertibi idi. O tertipte Org. Büyükanıt çete kurmakla suçlanmış ancak tertip bozguna uğramıştı. (Fehmi Koru, "Taha Kıvanç" imzasıyla, Yeni Şafak gazetesinde yayımlanan 30 Nisan 2001 ve 1 Mayıs 2001 tarihli yazılarında "Yeniden kurulsun diye hakkında rapor hazırlanan Ergenekon, çok kapsamlı, bir partiyle irtibatı bulunmayan, 'devleti yapılandırma' amaçlı bir örgüt" demektedir. Koru yazısında, 24 sayfa olduğunu söylediği bu dokümanın sonunda yazanın adının bulunduğunu da belirtmekteydi. )

 

Şimdi daha büyük ve kapsamlı bir tertip yapılmalıydı.

İşte o tertip, günümüzde devam eden ?Ergenekon / Agarta Davasıdır.? ABD'nin hazırladığı sivil darbe ile iktidara gelen AKP, Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında ABD'ye sorunsuz olarak eş başkanlık yapabilmek için, başta ABD'ye direnen Türk Ordusu olmak üzere milli kuvvetleri saf dışı etmeliydi. Plana göre, bu dava sürecinde komutanlar yıldırılacak ve 1991 öncesinde olduğu gibi ABD ile uyumlu olarak görev yapmaları sağlanacaktı.

 

Yani, AB kriteri-ölçütü olarak dayatıldığı gibi, ordu "sivil otoriteye" tabi olacak, kendisine Atatürk tarafından verilmiş olan "ulusal bütünlüğü ve laik cumhuriyeti koruma" görevini unutacaktı.

 Taner Baykara

 

*****

http://www.medyagunebakis.com/ 

 

 

 

"AKP sivil darbe ile değil, seçimle geldi" itirazı yapacak olanlara bir açıklama:

 

1.CIA'nın yan kuruluşu Rand Corporation' un yayın organlarında ve ABD strateji merkezlerinin hazırladıkları raporlarda mealen şöyle deniyordu. "ABD artık ANAP ve DYP gibi partilerle Türkiye'yi kontrol edemez, Fazilet Partisi'nin başına yenilikçi kanadın geçmesi, Tayyip Erdoğan'ın Başbakan, Abdullah Gül'ün de Dışişleri Bakanı olması halinde ABD Türkiye'yi kontrol altında tutmaya devam edebilir."

 

2.Bu raporları okuyan İşçi Partisi ve Aydınlık Dergisi, halkımıza bu planı haber verdi.

 (Muhakkak ki diÄŸer partiler de bu yayınları okumuÅŸlardı, ama onların halkımızı bilinçlendirmek gibi bir sorunları yoktu)

 

3.Aydınlık Dergisi 20 Ekim 1996 tarihli sayısında kapaktan haberi verdi: "Merak edilen gizli mesajı açıklıyoruz: Abramowitz, Tayyip'i Erbakan'ın yerine hazırlıyor" Yani, AKP'nin iktidara geldiği 3 Kasım 2002 seçimlerinden 6 yıl önce, Aydınlık Dergisi ve İşçi Partisi, Amerika'nın bu seçimi yaptığını halkımıza duyurdu.

 

4.Cumhuriyet Gazetesi 16 Şubat 1997 Leyla Tavşanoğlu'nun İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek ile söyleşisi: Perinçek: "ABD, Tayyip Erdoğan'ı Başbakan, Abdullah Gül'ü de Dışişleri Bakanı yapacak. CIA'nın yan kuruluşlarından Rand Corporation' un yayın organında da bu yazıldı." Yani, AKP'nin iktidara geldiği 3 Kasım 2002 seçimlerinden 5 yıl 8 ay önce, Perinçek, Cumhuriyet Gazetesi kanalıyla da, bu gerçeği halkımıza duyurdu

 

5.Görülüyor ki, ABD seçmiş, hazırlamış, önümüze koymuş, seçtirmiş.

Şimdi kim "Bunları ben seçtim" diyebilir?

Menderes'in "Odunu aday göstersem milletvekili seçtiririm" sözlerini ABD iyice not etmiş olmalı ki, istediğini el hak seçtiriyor.

 

Halkımızın ne kadarı bu gelişmeleri biliyor? Ne kadarı bu olayların farkında? Dikkat edilirse kalelerimiz içten kuşatma altındadır. Ayrıca da dıştan kuşatmaya lüzum bile (şimdilik) kalmamıştır.

ABD nin şeytani planları, CİA ve yan kuruluşları, telekominikasyon bağlantıları, Dinlemeler, medyanın ABD ve Fetullaha bağlı duruma Getirilmiş olması, Hukuk adamlarına yapılan baskılar, Verilen gözdağları Aç gözlü ABD nin coğrafyamızdaki Madenler, yer üstü zenginliklerimize göz dikmiş olması ABD nin ele geçirdiği (ucuza) özelleştirme kapsamındaki +9Kurumlar veya işletmelerimiz.

Bütün bu parçaları yerleştirdiğinizde bir tablo ortaya çıkıyor adı; USA yapbozu!

 Taner Baykara

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.