Sosyal Medya

BÖLGEDEN

İkizdere, Enerji Kongresinde gündem oldu

Türkiye Enerji Kongrelerinin onbirincisi İzmir-Tepekule Kongre ve Fuar Merkezinde yapıldı. Kongrede konuşan İkizdere Derneği Başkanı Jeoloji Mühendisi Kadem Ekşi HES`lerin verdiği zararları bilimsel tespitlerle gözler önüne serdi.



Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi tarafından üç yılda bir düzenlenen geleneksel Türkiye Enerji Kongrelerinin onbirincisi 21-23 Ekim 2009 tarihleri arasında İzmir-Tepekule Kongre ve Fuar Merkezinde yapıldı.

Kongrede B.Gül GÖKTEPE, Kadem EKŞİ ve Sabahattin Demircan tarafından hazırlanan ?Doğu Karadeniz?de Enerji-Çevre Etkileşimi Kararlara Katılımda SIVIL TOPLUM KURULUŞLARININ Rolü? konulu bildiri sunumu yapılmıştır.

İzmir Tepekule Kongre ve Sergi Merkezinde gerçekleşen Türkiye 11. Enerji Kongresinin açılışına; Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, İzmir Valisi Cahit Kıraç, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi (DEKTMK) Yönetim Kurulu Başkanı Süreyya Yücel Özden, Sabancı Holding A.Ş. Enerji Grup Başkanı Selahattin Hakman ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığına bağlı Müsteşar Yardımcıları ile Türkiyenin birçok yerinden İzmire kongreyi izlemek için gelen sektör temsilcileri katıldı.

Kongre süresince yapılan çalışmalarda Çevre ve Orman Bakanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, EPDK gibi devlet kurumlarının bürokratları ile DSİ gibi kamu kurum temsilcileri, özel sektör ve sivil toplum kuruluşları bildiri sunumlarıyla problemleri ortaya koymuşlar, teknik söyleşilerle öneriler sıralamışlardır.

B. Gül GÖKTEPE, Kadem EKŞİ ve Sabahattin Demircan tarafından hazırlanan ?Doğu Karadeniz?de Enerji-Çevre Etkileşimi Kararlara Katılımda SIVIL TOPLUM KURULUŞLARININ Rolü? konulu bildiri 23 Ekim 2009 tarihinde Türkiye 11. Enerji Kongresinde sunumu yapılmıştır.


Bu bildiride; Sivil Toplum Kuruluşlarının (STK lar) ve yerel halkın bakış açısıyla Doğu Karadeniz?de, Rize ilinde ve İkizdere özelinde, gündemdeki HES lerle ilgili olarak enerji-çevre etkileşiminde halkın kararlara katılımı statüsü ve risk algılaması çalışmalarından alıntılar sunulmuştur. Doğu Karadeniz?in vadilerinde su gücünden yararlanılarak ?enerji üretmek? üzere birçok Hidro Elektrik Santrali (HES) projesi planlanmıştır. Ancak bu projelerin bir kısmının bölgenin doğal zenginlikleri ayrıntılarıyla göz önüne alınmadan hayata geçirilmek üzere inşaatlarına başlanmasıyla ortaya çeşitli sorunlar çıkmıştır.

Bildiri içinde ülkemiz için hem su kaynaklarının önemi ve değeri hem de enerji üretiminin gereği vurgulanmakta, İkizdere vadisinin doğal zenginlikleri tanıtılmaktadır. Sadece Türkiye?nin değil dünyanın en güzel vadilerinden olan İkizdere, Fırtına, Hemşin, Fındıklı ve diğerlerinin korunmasında Sivil Toplum Kuruluşlarının (STK) gösterdiği hassasiyet yerel halkın kararlara katılımı konusunda yapılan çalışmalar, halkın bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesi kampanyaları kısaca değerlendirilmiştir.

Ayrıca yöre halkı, ülkenin sürdürülebilir kalkınma hedefleri çerçevesinde enerji üretimine karşı olmadığı, ancak özel şirketlerin halkın kabulünü bir tarafa bırakarak enerji üretmek üzere kâr amacıyla hareketi ve karar verme mekanizmalarının yeterince şeffaf olmaması, yerel halkın vadilerine sahip çıkması doğrultusunda sivil bir çevre hareketine sebep olduğu ifade edilmiştir.

Bildirinin sonuç ve önerilerinde; Sivil Toplum Kuruluşlarının (STK) enerji planlaması ile ilgili olarak kararlara katılımda önemli anahtar rolü olduğu savunulmaktadır. Enerji projelerinin planlama, dizayn, inşası ve işletilmesi sırasında şeffaflık politikaları ile ilgi grupları arasındaki iletişimin hayati önemi vurgulanmaktadır.



Bildiri ile ortaya çıkan durum daha genel ifadelerle sivil toplum kuruluşlarının konuyla ilgili görüşleri olarak aşağıdaki talepler halinde kamuoyuna iletilmiştir.

* Su kamuya aittir ve kamu tarafından üstün kamu yararı gözetilerek yönetilir. Ticari olarak devredilemez.

* Doğal yaşam ile suyu ve aralarındaki ilişkiyi dikkate almayan suyla ilgili hiçbir yasal düzenleme kabul edilemez.

* Ulusal mevzuat ve uluslararası sözleşmeler uyarınca ilan edilmiş tüm koruma alanlarında suyun doğal yapısını etkileyen herhangi bir yatırım yapılamaz. Koruma alanlarının üst veya alt havzalarında suyu etkileyen tüm tasarruflar havza ölçeğinde değerlendirilir.

* Suyun yönetiminde, başta kırsal alanda olmak üzere, çevresel, ekonomik, kültürel ve sosyal sürdürülebilirlik dikkate alınmalıdır.

* Ekolojik esaslı entegre havza yönetimine dayalı ulusal su politikasının oluşturulması, bu kapsamda, Avrupa Birliği (AB) çevre mevzuatının (Su Çerçeve Direktifi, Stratejik ÇED, vb. yönetmelikler) iç hukuka aktarılması, bu doğrultuda Çerçeve Su Yasasının içeriğinin belirlenmesi, hazırlanması ile; buna bağlı olarak hazırlanacak yönetmelik, yönerge vb. mevzuatın gerçekleştirilmesinde aktif görev alınması,

* Ekolojik esaslı entegre havza yönetimi planlaması yapılmadan hiçbir hidroelektrik santral (HES), baraj ve drenaj projesinin uygulanmaması ve var olanların derhal durdurulması.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.