BÖLGEDEN
EKŞİ: 'DO?AYA MEYDAN OKUNMAZ!'
Mimar-Mühendisler Grubu Yerbilimleri Komisyonu Başkanı Kadem Ekşi, son zamanlarda yaşanan sellerle ilgili ilginç yaklaşımlar ortaya koydu.
Mimar-Mühendisler Grubu Yerbilimleri Komisyonu Başkanı Kadem Ekşi, son zamanlarda yaşanan sellerin nedeninin yanlış şehirleşme olduğunu belirterek Türkiye?de acilen afet bakanlığı kurulması gerektiğini söyledi.
Konuyla ilgili bir açıklama yapan Jeoloji Mühendisi Kadem Ekşi yaptığı açıklamada, son zamanlarda yurtta etkili olan ve can kayıplarına neden olan sel ve heyelanlardaki sorunun özüne inme yerine kısa vadeli çözümlere itibar edildiğini hatırlattı.
Mimar ve Mühendisler olarak yetkilileri bilimin kurallarına uymaya, doğanın verdiği mesajı almaya davet ettiklerini kaydeden Ekşi "Çünkü yaşanan bu felaket doğaya meydan okuyan, mühendislik ve mimarlık biliminin en temel kurallarına sırtını dönen yanlış şehirleşme modelinin bir sonucudur. Yaşanan sel felaketleri derelerin kendi yatağını aradığını, dereye rağmen şehirleşmenin zor olduğu, olamayacağını ortaya koyuyor. Yıllardır Mimar ve Mühendisler olarak, dünyanın en seçkin bilim insanlarınca seslendirilen küresel ısınmanın en çok altyapı bakımından iptidâi diyeceğimiz mega şehirleri vuracağını, bunun için tedbir alınması gerektiğini vurguladık. Ama ne yazık ki yetkililer günü kurtaracak çözümlere itibar ettiler. Bilgiye, bilginin hikmetli çağrısına sırt dönüldü. Yaşanan felaket, yaşayacağımız felaketler için bir alarmdır, küresel ısınma bizi bir yandan sel ile diğer yandan susuzluk ile vuracak, buna karşı şimdiden tedbir almak durumundayız. Yaşanan doğal afetler doğaya meydan okuyan yapılaşmasının, aşırı nüfus birikimin artık sınıra dayandığının göstergesidir. Eğer önlem almazsak bundan çok daha acı felaketler yaşayacağımız açıktır? dedi.
Ekşi, dere yataklarının sokak ve caddelere dönüştürüldüğünü ifade ederek ?Karadeniz Bölgesi?nde de durum çok vahimdir. Rize ilimizde dere yataklarının üzeri sokak ve caddelere dönüştürülmüş, hatta bazı derelerin güzergahı bina yapabilmek amacıyla değiştirilmiştir. Yatakların içine hiçbir izin alınmadan gelişigüzel konutların yanı sıra, okul ve sağlık ocakları bile inşa edilmiştir. Rize?mizde sel ve heyelan haritası olmadığı, dere yataklarındaki binaların kaçak olduğu, sel erken uyarı sisteminin henüz devreye girmediği bilinmektedir. Derelerin üzeri kapatılmış ve üzerlerine binalar yapılmıştır. Hatta öyle ki bina yapmak için derelerin akış yatakları bile değiştirilmiştir. Maalesef dere yataklarına yapılan binaların çoğu ruhsatsız yapılardır. Devlet buralarda yapıya izin verirken araziden dere geçtiğinden bile habersizdir. Dere içine tapulu ve ruhsatlı evler, tesisler yapıp sonra da neden bu felakete uğradık diye destan ve ağıtlar yakıyoruz? diye konuştu.
Ekşi, sel ve heyelanların neden olduğu hasar ve can kayıplarının önlenmesi için alınması gereken tedbirleri sıralarken ilk olarak acilen bir Doğal Afetler Bakanlığı kurulması gerektiğine dikkat çekti.
"Acilen bir Doğal Afetler Bakanlığı kurularak, yekti karmaşası giderilerek yetkiler tek bir yerde toplanmalıdır" diyen Ekşi, açıklamasını şöyle sürdürdü: "Bu bakanlık bünyesinde doğal afetleri önceden tahmin edecek bir erken uyarı birimi oluşturulmalıdır. Bakanlık yetkileri ile yerel yönetimlerin acil önlem planları oluşturup uygulamasını gözetmelidir. Uymayan yerel yönetimlere ise yaptırım uygulamalıdır. Tarım arazilerinin yerleşime açılması politikasına son verilmelidir. Ülke ölçeğinde ekonomik ve sosyal gelişim planlaması yapılmalıdır. Büyük kentlerimizden tersine göç teşvik edilmelidir. Dere ıslah yöntemlerimiz yanlıştır, dere ıslahı adı altında dereler betonlaştırılarak, doldurularak su taşkınlarına adeta çanak tutulmaktadır. Dereler yerleşime kapatılmalıdır. Ancak bu yapılırken buralara yerleşmiş olanların mağdur edilmemesi için hükümet ve belediye, ortak bir konut edindirme politikası uygulayarak, sel tehdidi altındaki bölgelerde yaşayan insanlarımızın sağlıklı ve çağdaş konutlara yerleşimini teşvik etmelidirler. Afet riski olan tüm şehirlerimiz artık mühendislik ve mimarlık biliminin gereklerine uygun bir şehir plancılığı yapılmalı ve doğaya meydan okuyan azman kentleşmeye son verilmelidir. Şehirlerde üst yapı, yani bina stoku oluşmadan önce alt yapıyla ilgili çalışmalar, şehrin anayasası niteliğindeki imar planlarına göre yapılıp daha sonra binaların, diğer yapı elemanlarının yapımına geçilmelidir. Bu şekilde planlı şehirleşme ve kaynak tasarrufu sağlanmış olur. Kriz yönetimi yerine risk yönetimine ağırlık verilmelidir. Akarsu yataklarını belirleme, düzeltme ve düzenleme, sel kontrol tesisleri, yağmur suyu drenaj sistemi, binaların taşınması, yükseltilmesi gibi yapısal ve mühendislik yaklaşımları yapılmalıdır. Ayrıca sel yatağındaki arazileri kamulaştırma, yerleşimlerin yer değiştirmesi, özel kullanım ve yapı izinleri, nehirlere ait sulak alanların geri verilmesi, halkın bilinçlendirilmesi, sel müdahale planlarının yapılması ve sel sigortası gibi yapısal olmayan yaklaşımlar da yürürlüğe konulmalıdır. Bunlar ?Sel Master Planı? gibi kapsamlı bir projeyle ve tüm disiplinleri kapsayacak şekilde Havza Planlaması yapılarak hayata geçirilmelidir.?
Henüz yorum yapılmamış.