Sosyal Medya

SPOR

Sivas maçındaki tehlike...

Uzun maratondaki mutad dalgalanmalar bizi yeniden iddialı konuma getirdi. Esas itibariyle karamsarlık-iyimserlik ekseninde optimum noktadan uzaklaşmadan



Bülent Şirin

Bülent ŞİRİN

Uzun maratondaki mutad dalgalanmalar bizi yeniden iddialı konuma getirdi. Esas itibariyle karamsarlık-iyimserlik ekseninde optimum noktadan uzaklaşmadan, her daim böylesi durumlarla karşılaşacağımızı unutmaksızın sonuna kadar ipi önde göğüsleme şansını zorlamak icap etmektedir. Daha önce de ifade ettiğimiz gibi, başarıya uzanan her takım sezon içinde böyle dalgalanmalar yaşar, ?Tamam artık, buraya kadar. Şansları kalmadı. Dağılır giderler? dediğiniz dönemler olur ama aradan kısa bir süre geçtikten sonra sadece şampiyonlukları hatırlanır.

Bu hafta sonu Sivasspor ile kritik bir karşılaşma oynayacak, yenersek şampiyonluk yolunda büyük bir şans elde edeceğiz. Bir daha tökezlememek kaydıyla rakiplerimizin zorlu maçlar yapacaklarını da hesaba kattığımızda iyimserlikten kendimizi korumamız için hiçbir sebep yok. Yalnız bizi bir tehlike beklemekte ve bu tehlikeyi tasvir edebilmek için biraz gerilere gitmemiz gerekiyor.

1978 Dünya Kupası elemelerinde maçlar oynandı oynandı, sonunda İzmir?deki Avusturya karşılaşmasına kadar gelindi. Şimdi ayrıntılara girmeyeyim de kısaca o maçı kazanırsak Arjantin?e gideceğiz diyeyim. Maçtan önce tam 15 gün kamp yapılmış. Bütün Türkiye maça kilitlenmiş. Kolay değil, işin içinde makûs talihimizi yenmek (!) var. Avusturya?nın o dönemler Avrupa?nın güçlü takımları arasında olduğu kimsenin aklına bile gelmiyor. Maç 30 Ekim 1977?de oynandı. İmkanı olanlar maç öncesi günlerdeki gazete manşetlerine bir bakıversin. Bakıversin ki, başta basın olmak üzere Türkiye ne haldeymiş görsün. Hani felaket filmleri vardır ya, Dünya?ya büyük bir kuyruklu yıldız filan yaklaşmaktadır. Gönüllü bir ekip oluşturulup uzaya gönderilir. Bu çok tehlikeli bir görevdir ve Dünya?nın selameti onlara bağlıdır. Büyük bir törenle uzaya uğurlanırlar, sonra sonsuz bir merak, endişe ve gerilimle sonuç beklenmeye başlanır. Aynen öyle.

Hatırladığım kadarıyla çok baskılı oynadık, goller kaçırdık ama adamların ustalık, soğukkanlılık ve eğitim kokan bir kontraatak golüyle 1-0 yenildik. Dünyamız yıkılmıştı. Sanırım pek çok kişi için hakemin son düdüğünden sonraki dakikalarda yaşamanın bir anlamı kalmamıştı. Normaldi, çünkü yaşamın anlamını tek bir noktaya odaklar da o noktada beklediğinizi bulamazsanız, böyle tehlikeli durumlarla karşı karşıya kalırsınız.
Bütün dış faktörlere rağmen, 96?daki malûm maçta serinkanlı olmayı başarabilsek ve ille de yenmek için oynamasaydık, muhteşem bir galibiyet yerine sönük ve tatsız tuzsuz bir beraberlikle sahadan ayrılsaydık şimdi her şey çok ama çok farklı olacaktı.

Kuşkusuz Trabzonspor Sivasspor?u yenebilecek güce sahiptir. Oyunun seyrine göre rahat bir galibiyet de alabiliriz. Ancak yenilebiliriz de. Lûtfen bu maça gereğinden fazla anlam yüklemeyelim. Böyle zamanlarda işi o kadar abartıyoruz ki, sonra Dünya?nın en soğukkanlı insanlarının bile altından kalkamayacağı bir ağırlığın altına girmiş oluyoruz.

Evet, elbette yenebiliriz ama sabır, soğukkanlılık, akıl ve sistem ile. Ruhlarımızı helyum gazıyla şişirerek değil. Başta futbolcularımız olmak üzere camiayı motive etmek için ekstra bir çabaya gerek yok. Azami motivasyonun oluşması için şartlar zaten fazlasıyla mevcut durumdadır. Bırakın sevgili Mehmet gibi canına kıymayı, bir kişinin burnunun kanamasından bile daha önemli değil bu işler. Merak etmeyin, Trabzonspor her halûkarda büyük kalacak, Trabzonsporlu olmak da her daim yeteri kadar heyecan ve onur verici olacaktır.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.