Sosyal Medya

Sağlık

Karadeniz?in YaÅŸar Kemal?i Olmak Ä°sterim

Yaşar Kemal nasıl Çukurovayı anlatıp Çukurova insanını dünyaya tanıttı ise ben de naçizane bir Karadenizli olarak Karadenizi, Trabzon?u, bölgenin insanını ve insanının sorunlarını, sevinçlerini ve kaygılarını tüm dünyaya anlatmanın derdindeyim.



TAKA: Okuyucularımız için Muhammet Çakıral?ı kısaca tanıtır mısınız?

 

Muhammet Çakıral: Trabzon Çaykara doğumluyum. Çocukluğumun tamamı köyüm olan Köknar köyünde geçti. 1988 yılından bu yana İstanbul?da ikamet etmekteyim. Ama sık sık Trabzon?a gider gelirim. Oradan kopmam olanaksız.

 

TAKA: Şimdiye kadar 3 kitabınız çıktı. Yazı serüveniniz ne zaman ve nasıl başladı.

 

Muhammet Çakıral: ÇocukluÄŸumdan beri kitap okurum. Bizim eÄŸlencemiz bu gün yine olduÄŸu gibi futboldu tabi.  Bu ilgi Tarbzon?luların genlerinde var nedense. Ancak kitap yine de vazgeçilmezdi bizim çocukluÄŸumuzda. Mutlaka bir ÅŸeyler okumalıydık. YaÅŸadığımız dönem bunu gerektiriyordu. Çünkü ülkemizin o günkü geçliÄŸi bu günküden çok farklıydı.

 

Belki de 68 kuşağının uzantısı veya onun etkisi bizleri de etkilemişti. Hemen hemen herkes mutlaka okuyup araştırıyordu, sorguluyordu. Yalnız ülkemizde olup bitenlerle sınırlı değildi bu ilgi. Tüm dünyanın her bir yerinden haberdardık. Böylesi bir ortamda yetişen bizler, okumak kadar yazmayı da sevmeye başlamıştık. Ve git gide ben de bir yazma tutkusu oluşmaya başladı. Böylelikle ilk denemelerim lise yıllarında olgunlaştı. Ancak 86 yılında bu işe bilinçli olarak gönül verdiğime inandım ve ilk öykülerimi yazmaya başlamıştım. Sonra bu yazdıklarımı dergilere gönderdim. En sonunda da kitap halinde yayımlamayı da başarmış olduk.

 

TAKA: İnsanların doğduğu ve yaşadığı yerler onların yazı hayatına etki eder mi? Bölge insanı olmanızın sizin yazı ve düşün hayatınıza ne gibi etkileri oldu.

 

Muhammet Çakıral: Kuşkusuz insanın beslendiği kaynak onun yaşadığı çevreyle ve kültürle ilişkilidir. İyi bir şeyler yazabilmeniz için önce inandırıcı yanı ağır basması gerek. Okuyucuyu saf değildir. Belki kaleminiz güçlü olmayabilir. Ama yazdığınız öykünün bir temeli ve bir amacı olmalıdır. Onun için gördüklerinizle ve yaşadıklarınızla yetinirseniz iyi ürün vermeye başlarsınız. Sonra kendinizi keşf edikten sonra kurgu yanınızı da geliştirirsiniz. Tabi ki kurgu öyküler veya romanlar yazabilmek için hem derin bir kültürel birikim gerekli hem de derin bir hayal gücü. Bu özellikleri alt alta koyduğunuzda birçok şeyi başaracağınızdan emin olabilirisiniz./haber_images/yuarkel.jpg

 

TAKA: Şamiram?ın Ustaları, Her Zaman Griydi Karadeniz ve en son Toprak Kokan İnsanlar. Eserlerinizden bize bahseder misiniz? Bu üç eseri birbirinden ayıran özellik var mı? Varsa nelerdir?

 

Muhammet Çakıral: Ä°lk kitabımın (Åžamiram?ın Ustaları)  daha özgün bir yanı var diye düşünüyorum. Çünkü onu yazıp yayımlarken hiçbir kaygım yoktu. Sıradan bir ÅŸeyler diye yazmıştım. Ä°lgi gördü ve beÄŸenildi. Bu beni motive etti. Ama eleÅŸtiri de almadım deÄŸil. Çok yerel olması ve edebi kaygının olmaması gibi eleÅŸtirilerdi. Ä°kinci kitabım olan ? Her Zaman Griydi Karadeniz? bu edebi kaygıları göz önüne alarak hazırlanmıştı. Bu kitapta almış olduÄŸumuz eleÅŸtiri ise ?ağır? olduÄŸu yönünde idi. Son kitabım olan Toprak Kokan Ä°nsanlar? da ise kendi tarzımı daha iyi yansıttığımı düşünüyorum. EleÅŸtiri beni olgunlaÅŸtıran ve kendimi de geliÅŸtirmeme neden olan bir olmazsa olmaz benim için.

 

TAKA: Bölgesel tatlar içeren eserler veriyorsunuz. Bu hali ile başka bölgelerdeki insanların sizi anlamayacağından endişe duymuyor musunuz? Eserlerinizle bölge insanına mı yoksa tüm okurlara mı seslendiğinizi düşünüyorsunuz?

 

Muhammet Çakıral: Hayır öyle bir kaygım yok. Amaç yerellikten evrenselliğe doğru yol almaktır. Bir kültürü en uzağa taşıyabilmektir. İnsanlar okudukça farklı mekânlar ve farklı insan karakterleriyle karşılaşacaklar. Eminim ki bu onlara değişik bir haz ve tat verecektir. Öyle de oldu. Çünkü TÜYAP kitap fuarında bu tip okuyucularla karşılaşmıştım. Ülkemizin farklı illerinden olduğunu söyleyen ve beğeni ile öykülerimi okuyanlar azımsanmayacak kadar çoktular. Bu yanımı çok beğendiklerini ifade ettiler. Tabi mutlu olmuştum.

 

TAKA: Siz eserleriniz arasında ayırım yapar mısınız? Hangisini daha çok sever veya başka gözle bakarsınız?

 

Muhammet Çakıral: Öyle bir ayrım söz konusu bile olamaz. Bu alanda bir yerlere gelebileceksem, bu kitapların her birinin ayrı ayrı bir önemi ve özelliği vardır benim için. Onlar yalnızca bir kitap değil aynı zamanda bana rehberlik etmektedirler; daha iyi yazmam ve daha iyi ürün verme açısından. Eğer onlardan biri eksik olmuş olsa o zaman üç kitabım olmazdı. Sanırım en kolay yanıt bu olur.

 

TAKA: Hikâyeleriniz yaşanmış olaylardan oluşuyor bir başka dille kitaplarınızda sokaktaki insanı anlatıyorsunuz? Bu sizin belirleyici özelliğiniz mi yoksa sizden farklı ürünler de beklemeli miyiz?

 

Muhammet Çakıral: Hikâyelerimin bir bölümü yaşanmış öykülerden bire bir öykünerek yazılmışlar. Ama aralarında çok sayıda kurgu dediğimiz tamamıyla benim hayal gücümle yazılmış olanlar da var. Ama kurguda olsa öykünün ana karkas dediğimiz çatısını, ruhunu kurarken yinede temel figürler yaşanmış veya yaşanmakta olan olağan olaylardan yola çıkılarak yazılıyor. Farklı ürünler ise var. Uzun zamandır hazırlığını yaptığım bir roman ve gelecekte çekeceğim filmler için senaryolar yazıyorum.

 

TAKA: Bir de sizin sinema yanınız vardır. Profesyonel olarak bu sanat-iş- koluyla meşgulsünüz. Biraz sinemadan bahsedelim. Nereden ve neden sinema?

 

Muhammet Çakıral: Sinema ile profesyonel olarak işe başlamam 2003 yılıdır. Aslında tiyatro ile daha iç içeydim. Ancak yaşam koşullarının bana sunduğu fırsatlar benim çok dışımda olan farklı alanlarda olanaklar tanıyordu-tanıdı. Edebiyat veya Sanatın diğer kollarında belirli bir aşamaya gelmemişseniz açsınız demektir. Sanat veya edebiyat sevgisi yalnızca yaratacağınız boş zamanlardan arda kalan dilimlerle ruhunuzu tatlanabiliyorsunuz.

 

Çünkü yaÅŸamın önemli bölümünü kapsayan, etki altına alan ekonomidir. O olmadan, geliriniz veya baÅŸka kaynaklarınız olmadan yaÅŸamınızı idame etmek çok güçtür. Öncellikle bu anlamada bir alt yapıyı oluÅŸturmanız gerek. Sonra da sevdiÄŸiniz, arzu ettiÄŸiniz iÅŸe koyulurunuz.  Ben de belli bir yaÅŸ sınırına dayandığım bir vakitte kendi kendime sordum. Neden bundan sonra ki yaÅŸamınızı sevdiÄŸiniz ÅŸeylerle tüketmiyorsunuz? Çünkü yaÅŸam insanoÄŸlu için tek bir fırsattır. Ä°kincisi yok. O zaman bende kesin bir kararlılıkla sinema ve edebiyatı bir meslek olarak kabul edip profesyonel olarak giriÅŸimde bulundum. Çok da mutluyum bu kararımdan dolayı.

 

TAKA: Bulutları Beklerken filmi Türkiye?de beklenen iltifatı görmedi. Neden?

 

Muhammet Çakıral: Aslında ben  bu görüşe katılmıyorum. Film ilgi gördü. Güzel de bir hikâyesi vardı. Ãœstelik Ä°stanbul film festivalinde en iyi kadın oyuncu da bu filmden çıkmıştı. Çok sayıda uluslararası festivallerde ödül almış bir filmdi. Türkiye?de sanat içerikli filmler pek ilgi görmez. Bu alanda izleyici profili sınırlıdır; elli bini geçmez. Ama bazı kesimler o filmi farklı taraflara çekmeye çalışmışlardı. Ä°lgisi olmayan konularla altı doldurulmaya çalışılmıştı. Oysa hiç birinin iddia ettikleri gibi deÄŸildi; zaten o zaman ben de o projenin içinde olmazdım.. Hem senaryo çok güzeldi, hem de filmin kendisi. Film ile ilgili siz görmek istediÄŸiniz gibi görmeye çalışırsanız istediÄŸiniz anlamda sonuçlar yaratabilirsiniz. Ama yine de ne kadar zorlarsanız zorlayın o filmde düşünüldüğü nitelikte olumsuz bir düşünce çıkaramazsınız. EÄŸer filimde kullanılan yerel dil kast ediliyorsa, o ayrı. Ama bu hiçbir ÅŸeyi deÄŸiÅŸtiremez.

 

TAKA: Acaba kendisi de Trabzonlu olan film yönetmeni Yeşim Ustaoğlu?nun daha önce yaptığı ?Güneşe Yolculuk? adlı yapıtın bazı kesimlerin tepkisine neden olmasından dolayı mı ?Bulutları Beklerken? filmi ilgisiz kalmıştır.

 

Muhammet Çakıral: Tabi onu bilemeyiz. Ancak sanat heyecandır ve cesaret isteyen bir uÄŸraÅŸtır. Birilerinin hoÅŸuna gitmeyecek diye kendinizi sınırlayamazınız. Mutlaka yaratıcılığınızı ve inandıklarınızı sunmak zorundasınız. Ama bunu söylerken evrensel deÄŸerler içinde kalmak koÅŸulunu es geçemeyiz. Sanat toplumun dinamiklerini harekete geçirecek, sorgulayacak, düşündürecek ve yeni çıkış yolları bulmaya zorlayan etkin bir araç olmalıdır.  Bunun içinde estetik deÄŸerler kadar, edebi, tarihi, politik vs. insan kaynaklı öğeleri de göz ardı etmemelisiniz.  

 

TAKA: Sinema alanında heybenizde başka ne gibi projeler var?

 

Muhammet Çakıral: Yeni bir film yaptık.  Adı ?Pandoranın Kutusu?. YaÅŸlı bir kadının hikâyesi. Çağımız insan iliÅŸkilerini irdeleyen bir yapıt. Büyük bir olasılıkla Antalya film festivaline katılacağız. Ardından Berlin filmi festivali? Sonra da 2009 yılı mart ayında gösterime girecek. Bunun dışında bir belgesel projeye ortaklık yapma gibi durum var.  Aslında kesinleÅŸmiÅŸ gibi. On bir farklı ülkede çekilecek bir belgesel bu. Onun dışında benim yazdığım bir senaryo var, sanırım 2010 da motor diyeceÄŸiz. Yakın tarih için de bir romanla yeniden okuyucumun karşısına çıkacağım. Sanırım bu yılın sonunda o da biter.

 

TAKA: Siz kendinizi sinemacı mı yoksa yazar olarak mı tanımlıyorsunuz?

 

Muhammet Çakıral: Hedef her iki alanlarda özgün ve nitelikli ürünler verebilmektir. İkisini de seviyorum. İleriki yıllarda iki unvanla anılmak isterim.

 

TAKA: Trabzon hikâyelerini, anılarını, gelenek ve göreneklerini yazıyorsunuz. Maddi olarak değil ama bunun karşılığını manevi olarak aldınız mı?

 

Muhammet Çakıral: Trabzon?dan öyle bir ilgi yok. Sınırlı birkaç okuyucuyla yine sınırlı birkaç dostum dışında pek ilgilenen yok. Dostlarım dışında bana yani yapıtlarıma ilgi gösteren ?Ra Kitapevi?dir. Onlar kitaplarımı satıyor ve birkaç kez imza günü yapmak istediklerini de söylemişlerdi. Ancak bu aralar yoğun bir iş programı dolayısıyla zaman ayıramadım onlara. Sağ olsun kitap evi sahibi yeni çektiğimiz filme de ilgi göstermiştir. Umarım yeni filmimz olan ?Pandoranın Kutusu?nun ön gösterim dediğimiz galasını Trabzon?da yaparız.

 

TAKA: Türkiye?deki sanat ve edebiyat iklimi sizi gelecek için ümitlendiriyor mu?

 

Muhammet Çakıral: Onlarsız yaşam olmaz, bir eksik bir fazla devam edecektir. Tabi ki sanat ve edebiyatın ilgi görebilmesinin temel yolu, eğitim ve bilgidir. Bu anlamda ne kadar yatırım yaparsanız o kadar yandaşınız seveniniz olur. Ülkemiz içinde bir kazanç olur. Ben Türkiye?nin dünyada ekonomisi kadar sanat ve edebiyatında güçlü olarak bilinmesi ve saygı duymasını isterim. O zaman Atatürk?ün hedeflediği amaca ulaşmış oluruz.

 

Eğer saygı göreceksek dünyada bu bağlamda çok çalışıp çok ürün vermek zorundayız. Enerjimizi bu alana yığmalıyız. Toplum ne yazık kı bu konuda bilinçlendirilmiyor ve ilgisiz konularla manipüle ediliyor. Biraz görüş açımızı genişletmeyi başarırsak, yarınlara daha çok umutla bakma gibi şansızım olur. Onun için bilgi çağını ıskalamamız gerek. Asıl umudum bu olanda olsun isterim. Trabzon?un da bu iklimden ayrı tutamıyorum.

 

TAKA: Sanatsal anlamda Trabzon?da bir şeyler yapma düşünceniz yok mu?

 

Muhammet Çakıral: Çok istedik. Ancak koşullar yetersiz kaldı. Biz Trabzon?da bir kısa film atölyesi kurmak istedik. Geçen yıl programımızı yaptık ve Trabzon Belediyesine gittik. Sayın Canalioğlu projeyi çok beğendi ve gerekli bütün olanakları bizlere tanıyacağını yazılı bir belgeyle temin etti. Kendisine saygılarımı ve minnetimi ifade etmek isterim.

 

Fakat bu taraftan destekleyici-sponsor- sorunu yaşadık. Bir kısmını çözümledik. Kendisinden çok şeyler bekledik Lojistik destek almak adına birçok kez Trabzon Valiliğinden randevu talep etmeme karşın nedense vali yardımcı ile görüşmemiz önerilmişlerdi. Bizim vali yardımcılarına da saygımız vardır. Ancak bizim talebimiz Sayın Okutan?dı. Bana verilen bilgi, valinin yoğun olduğu ve zamanın sınırlı olmasından dolayı görüşemeyeceğini beyan etmişlerdi. Bu bizim hevesimizi söndürdü. Onun için bir süre daha beklemeyi uygun gördük.

 

Ama mutlaka olanaklarımız ölçüsünde orada sanat ve edebiyat alanında bir şeyler yapacağız. Benim hayâlım ? Karayemiş Sinema Sokağı? nı Trabzon?da hayata geçirmektir. Çünkü günümüz dünyasında kitle iletişim sınırsız bir hizmet sunmaktadır. Ondan yararlanmalıyız. Artık büyük kentlerde sinema yapmak gibi bir zorunluluğunuz yok. Her yerde sinema yapabilirsiniz. Doğu Karadeniz bölgesi doğal bir sinema platosu, ondan yararlanmalıyız ve yalnızca futbol değil, sinema ile de Trabzon dünyaya sesini duyurabilecek potansiyele sahiptir.

 

TAKA: Herkesin bir büyük hayali vardır. Sineme veya yazarlık alanında olsun başka bir alanda olsun sizin hayalinizdeki proje nedir?

 

Muhammet Çakıral. Türkiye?de romanları ile Yaşar Kemal nasıl Çukurova?yı anlatp Çukurova insanını dünyaya tanıttı ise ben de naçizane bir Karadenizli olarak Karadenizi, Trabzon?u, bölgenin insanını ve insanının sorunlarını, sevinçlerini ve kaygılarını tüm dünyaya anlatmanın derdindeyim. /haber_images/yuarlakkel.jpg

 

Hem sinema hem de yazıda bu yerel değerlerden ulusala varan bir yolun yolcusu olma bile başlı başına önemli bir adımdır benim için. KIsacası her iki alanda saygın ürünler üretebilmek ve dünyada tanınmak. Ama çok önemli bir başkka hayalimiz ise ruhumdan izler taşıyan devrimci ve öz değerlerine sarılmış Trabzonspor?un yeniden eski günlerdeki gibi şampiyonluklar kazanmasıdır. Bu vesile ile tüm ?Taka? çalışanlarıyla birlikte okuyucularına da selam ve saygılar sunarım.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.