Sosyal Medya

Çay Türkiye?de kendi kendine yeterli değildir

Rize Ziraat Odası Başkanı Nevzat Paliç? le geçtiğimiz günlerde odalarınca bir milyon 100 YTL olarak açıklanan çay fiyatını, kaçak çayı, değerlendirdik.



Dilek ASLAN
Kaçak çay önlendiği zaman çayın altın olacağını söyleyen Paliç, ? Çay Türkiye?de kendi kendine yeterli değildir. 2006 yılında 40?50 bin ton kaçak çay girmiştir. Ama şuna inanıyorum. 2002 yılından 2005 yılına kadar ülkemize kaçak çay girmediğini gözetlemişiz. O zaman Irak savaşı dolayısıyla orası kontrol altındaydı. Girmedi. Şu anda yine askerimiz hudutta olduğu için 2007 yılında 2006 yılı kadar girmemiştir. Demek ki hemen hemen kaynak bellidir? dedi.

Çay fiyatını birkaç gün önce bir milyon yüz YTL olarak açıkladınız, bu rakamı hangi kriterlere göre belirlediniz?

?2008 yılı yaş çay taban fiyatının belirlenmesi görevi birlikten bize tebliğ edildi. ?Araştırın birliğimize bildirin? diye. Bizde bu görevimizi Ordu?dan Sarp?a kadar çay yetiştiren 4?5 vilayette dahil yapıyoruz. Bu beş vilayette bütün sivil toplum örgütleri Ziraat odaları, borsalar, esnaf odaları, sendikalar, kooperatifler hepsinden görüş almak suretiyle, 9 Nisanda Ziraat Odası meclisinde değerlendirilmesi yapıldı. Ortalama şekli bulunarak 110 kuruş olarak 2008 yılı yaş çay taban fiyatı belirlendi. Bizde bu fiyatı kamuoyuna duyurduk?

Bu fiyat çay üreticileri tarafından nasıl karşılandı?

Rize Haber?Bunu duyan bütün çay üreticilerimiz bizlere bu fiyatın yeterli olmadığını, en az 150 kuruş olması gerektiğini bizlere söylüyorlar. Birçok parti yöneticileri taraflı oalrak fazla gibi göstermeye çalışıyorlar. Fakat birçok AK Partili arkadaşımız, yani her on taneden 9 arkadaşımız da yeterli olmadığını söylüyorlar. 2007 de 450 YTL olan gübrenin tonu, 2008 de 850 YTL. 2007 de 35 YTL olan unun çuvalı 2008 de 65 YTL. Zeytinyağında yüzde yüzeli artış oldu. Ekmeğin kilosu 2,5 YTL oldu. Pirinç yüzde yüzün üzerinde oldu. Bizim aldığımız bütün gıda maddelerin en düşüğü yüzde 80 oranında zam oldu. Fakat Türkiye?deki ekonomik şartları göz önünde bulundurarak yine sivil toplum örgütleri olarak çok iyimser davranarak bu fiyatı istedik. Bunda çok iyimser davrandığımızı söyleyebilirim. Hatta sayın başbakanımız Rize?ye geldiğinde bizim verdiğimiz fiyatın üzerinde fiyat vererek bizleri mahcup etmesini bekliyoruz. Onun için böyle bir talebimiz var. Bu gün gerçekten çay üreticisi öyle bir noktaya gelmiştir ki, ÇAYKUR?un sayesinde çalığa girecektir. ÇAYKUR? da olmazsa hiç kimse çay toplamaz, çay tamamen ortadan kalkardı. Zaten tek geçim kaynağımız çaydır. Çay bu gün ülkemizde zaten yeterli değildir. Kendi ürettiğimiz çayı kendimiz içiyoruz. Fakat şunu bilsinler ki, bu günkü durumda tek ÇAYKUR? dan dolayı bu andaki yönetimiyle, uygulamalarıyla vatandaşlarımız tarafından takdir gördüğü için çayın parası az da olsa ÇAYKUR? dan parasını alıyor. ÇAYKUR üreticinin parasını Zamanında ödüyor?

Siz birçok sivil toplum örgütünden fiyat istediniz. Çayla içli dışlı olan, bütün gelirini çay üreticisinden karşılayan bir sivil toplum örgütü fiyat vermedi. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

?Rize Ticaret Borsasının haricinde Bize Ordu?dan Sarp? a kadar, bütün kurum kuruluşların hepsi cevap verdi. O böyle zamanlarda çayla ilgilenmez. İlgilenmemesi gerektiğinde ilgileniyor. Üreticiden aidat kesiyor. Üretici oranın üyesi değil ve orada hiçbir temsilcisi yoktur. Seçme seçilme hakkı yoktur. Onlar geçen yıl 9 defa toplantı yaptıklarını söylüyorlar. O toplantılarda ÇAYKUR yoktur, Ziraat Odaları yoktur, sendikalar yoktur, kooperatifler yoktur. 200 ye yakın özel sektöründe kendi yandaşlarından olanlar oradadır diğerleri yoktur?

ÇAYKUR Genel Müdürü Sayın Ekrem Yüce?nin ve ÇAYKUR?un çalışmalarını nasıl buluyorsunuz?

?Çaykur Genel Müdürlüğünü başarılı buluyoruz. Çay İşletmeleri çay sektörünün lokomotifidir. Geçmişte olduğu gibi bazı aksaklıkları vardı. Genel Müdürümüz Sayın Ekrem Yüce?nin başarılı çalışmalarından son derece memnunuz. Ama daha da ileriye gitmesini talep ediyoruz. Çaykur?un zaafa düştüğü tek nokta özel sektörden ileri geliyor. Çaykur?un çay işlemesinin iki katı özel sektörde var.2005 senesinde yüzde 51 çaykur yaş çay alırken, yüzde 49 özel sektör aldı. 2006 da Çaykur yüzde 65 alırken, özel sektör yüzde 35 aldı. 2007 de özel sektörün daha da düştüğünü görüyoruz. Özel sektörün elinde bulunan o stok ve dışarıdan gelen kaçak çay dolayısıyla özel sektör çay almaktan vazgeçti. Bundan dolayı vatandaşımız hem parasını alabilme açısından, hem güvenilir açısından sadece Çaykur?a güvenerek çayını vermeye teşebbüs ediyor ondan dolayı da ÇAYKUR??da izdihamlar oluşuyor. Ondan dolayı da Çaykur günlük kontenjanını uygulamak zorunda kalıyor. Vatandaşımız bu yüzden eziyet çekiyor, mağdur oluyor. Özel sektör fabrikaları mutlaka vatandaşa yönelecek, çay almaya koşacak. Çay üreticisine güven verecek. Üretici, çay paramı alabilecek miyim, ne zaman alacağım diye düşünmeyecek Çaykur?a da o kadar yük kalmayacak. Çay gerçek değerini bulacaktır. Allah izin verirde ülkemize 2008 de kaçak çay girmese o zamanlara kadar oluşan bu fazlalık eriyecek. 2008 de Yine bütün stokları bitmiş olacaktır. Zaten Çaykur ile vatandaşın arasında fazla bir sorun yoktur?

ÇAYKUR?un özelleşmesine nasıl bakıyorsunuz?

?ÇAYKUR?a dokunulmasın diyoruz. Her platformda, yüzde 99 u ÇAYKUR? dan memnun. Kimsenin ne işçisine ne memuruna yani ÇAYKUR?a dokunmasını istemiyoruz. Biz Ziraat odaları ve üretici temsilcileri olarak talebimiz budur. Onun için ÇAYKUR?un yanındayız ve ÇAYKUR?un daha iyi şartlarda devam etmesini istiyoruz. ÇAYKUR he yıl iyiye doğru gidiyor. 2007 de 658 bin ton yaş çay almıştı. Bunun karşılığında kuru çay satıyor. ÇAYKUR?un elinde stokta kalmayacaktır. Aldığı çayı da satıyor. Bu günkü bu duruma bizleri düşünen özel sektöründe bu duruma düşmesine sebep olan yine kaçak çaydır. Kendi içerisinden 200 firma çay işlediyse 15?20 tanesi kötü niyetli olmuştur.?

Kaçak çayı önlemenin yöntemi yok mu?

Rize Haber?Kaçak çay önlendiği zaman çay altın olur. Çay Türkiye?de kendi kendine yeterli değildir. 2006 yılında 40?50 bin ton kaçak çay girmiştir. Ama şuna inanıyorum. 2002 yılından 2005 yılına kadar ülkemize kaçak çay girmediğini gözetlemişiz. O zaman Irak savaşı dolayısıyla orası kontrol altındaydı. Girmedi. Şu anda yine askerimiz hudutta olduğu için 2007 yılında 2006 yılı kadar girmemiştir. Demek ki hemen hemen kaynak bellidir. Askerimiz sınırda olduğu zaman kolay girmiyor nedense ondan sonra giriyor. Ben 2006 yılının başlarında tüm platformlarda ?kaçak çay geliyor? diye feryat ederken, bize hiç kimse sormadı nedir, nasıl geliyor diye. Bizim bunu tutup yakalamamız mümkün değil, jandarmamız, polisimiz bizim yok. Devletin elinde olan bir şey. Biz ancak duyum olarak alıyoruz. Bunlar Türkiye?de gizli kapaklı satılmadı ki.40 bin ton çay iki bin tır dolusu çay yapar. Bu kadar çayı gizleyerek satmaları mümkün değil. 2 bin tır dolusu çayı görmedim dersen bakmadın görmedin. Görmek istemedin. Ben canlı yayınlarda ?bunları yakalardım ?deyince vatandaş sordu ?nasıl yakalarsın? Özel sektör 4 YTL?ye kilosunu mal ederken, 2YTL? ye şurada açık çay satılıyor ise o çayı alır bir tahlil eder. Ben olsam ne çayı olduğunu bakardım. Hijyenik mi değil mi, nerden geldi, nasıl geldi. Ama bunları arayan soran, tahlil eden olmadı. Aradan bir, 1,5 yıl geçtikten sonra yok şurada 3 ton, 5 ton çay yakalandı gibi duyumlar alıyoruz. İddia ediyorum. Ülkemizde göz yumulmadıktan sonra hiçbir zaman kaçak çayın girmesi olanaksızdır. Çünkü bunun hacmi geniştir. Ülkemizi başta, sonra bölgemizi bilhassa Rize bölgesini mahveden kaçak çaydır. Biz resmi yazı yazarak ihtisas gümrüğünden ne kadar çay ithal edildiğini, kimlerin ithal etiğine dair yazı istedik. Ama bize sır olduğun u veremeyeceklerini söylediler. Bu sırsa bunu biz kimden öğreneceğiz. Biz resmi bir kurum olarak böyle bir bilgi elde edemiyorsak nasıl o önlemleri alacağız. Biz duyum olarak almışız ama resmi belgemiz olmadığı için isim veremiyoruz. Şu anda bize yüzde otuz yaş çayını zoraki geri veren özel sektörümüz , ?işletmenin depolarında çay vardır. Sana para veremem ? diyen. Eğer o özel sektörümüz çay ithal edip te yüzde yüz 45 gümrük vererek, peşin para çay ithal etmişse, üreticisi nede böyle diyorsa bizm bunları bilme hakkımız değil mi. Bu doğruları söylediğin zamanda muhalefet etmek mi oluyor. Biz kimsenin ne muhalefetiyiz, nede yandaşıyız. Benim taleplerim hep iktidardan olur. ?

Rize?de ne kadar kivi üretimi yapılıyor. Vatandaş çaya ek ürün olarak kiviye yeterli desteği gösterdi mi?

?Bölgemizde çok kaliteli kivi yetişmektedir. Bu kalitemizi bozmayacağız, daha da kaliteye önem vereceğiz. 2006 yılında 4 bin ton civarında kivi üretimi bölgemizde gerçekleşti.2006 yılında çok kaliteli kivi ürettik. 2007 yılında beş bin ton civarında bir kivi üretimi yapılmış olup , 2008 yılında bu miktar dahada arttı. Burada 50 bin tonluk bir kapasite var. Şu anda beş bin ton civarında. Bunu on kat arttırma imkânımız var. Böyle bir artış yapabilmek için kivi üretimine devletin bir desteği ve teşviki olması gerekir. Kivinin yüzde 90 ı 80 gramın üzerinde oldu. Bu sene de yine çok kaliteli kivi bekliyoruz. Dalında oluşan kivileri gözetliyoruz. Yine tahminen 4,500 ve 5 bine yakın kivi üreteceğiz. Kivinin hasat zamanı bu bölgede 20?25 Kasım dadır. Kivinin şekerleme oranı 6,5 un üzerine çıkması gerekiyor. Bazı vatandaşlarımız burada endişeye kapılıyor. ? Ben satamam, elimde kalır? gibi. Hâlbuki pazarlamada hiçbir sorunumuz yok. Burada sorunumuz olan tek şey yeterli depomuzun olmayışı. Birde özel İdarenin kivi, için yapılmış soğuk hava deposu kivi için kullanılmış. Fakat bu güne kadar şartnamelerinde kivi koymak şartı vardı. İhalede o şartlar kaldırılmış bir balıkçı kiralamış. Eğer bu depoya balık konduğu zaman daha geri dönüşü olmayacak. Bizde bunu yetkililerimize, Sayın Valimize sözlü olarak duyurduk. Bu depoya balık koyulduğu zaman daha kesinlikle kullanamayacağımızı ve oradaki tesisat çok pahalı bir tesisat. Bundan beş yıl önce 1 trilyon 750 Milyar harcanarak yapılmış bir depo. Yeri belediye tarafından hibe edilmiş. Ama balıkçı deposu normal şoklama deposudur. Kivi deposunu yapmak çok zor ve meşakkatli olduğundan olan depoları da elden çıkartmamamız gerekir. Bizim bu bölgede kiviye devlet desteği şart. Çünkü kivi ilk ürünümüzdür. Bu bölgemizde çok kaliteli yetişmektedir. Ülkemizin tüketimi her sene artmaktadır. Türkiye?deki üretim on bin ton civarındadır. Hem bu bölgedeki kapasitemizin 50 bin ton civarında olması, hem de ülkemizin ilerde 100 bin ton tüketimi aşacağına inanıyorum?

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.